Dostoyevski’nin Varoluşu…Hangimiz ruhumuzun yeraltına inip
kendimizle çatışmadık ki…
Yeraltından Notlar kitabı iki bölümden oluşuyor.
1- Yeraltı Bölümü; bu bölümde anlatıcı kişinin kasvetli ruh halini, hayat hakkındaki karamsar görüşlerini, ruhunun derinliklerini, yalnızlığını, anlaşılamamasını, varoluş sancılarını, topluma yabancılaşması sonucu yalnızlığını ve iç sesi ile olan kavgasını okuyoruz.
2- Sulusepkene Dair Bölümü; bu bölümde anlatıcının yirmili yaşlarındaki yaşamı ve fikirleri yer alıyor. Buradaki olaylarla ilk bölümdeki kişinin varoluş sebeplerini okuyoruz. Anlatıcının tek derdinin diğerleri tarafından fark edilmek olduğunu ama korkuları ve cesaret edemedikleri yüzünden bir türlü yaşayamadığı ve özlem duyduğu hayatı okuyoruz.
Edebi olarak oldukça ağır bir eser, karamsar ve kasvetli, insan ruhunun derinliklerine iniyor. Metinlerde, benim gibi, karakter tahlillerini okumayı seviyorsanız, bu kitabı rahat okursunuz. Ama psikoloji ağır geliyor, olaylar olsun diyorsanız, metin biraz ağır olabilir. Zira yaz mevsiminde okunacak bir kitap değil bence.
Şöyle bir gerçek var ki, bu kitabı okumadan Dostoyevski’yi tanımak, anlamak, varlığını bilmek mümkün değil. Dostoyevski’nin ruhuna giriş kitabı, bence bu kitabıdır.
Dostoyevski’nin ruhunu anlayan bazı insanların onun hakkındaki fikirlerini buraya eklemek istiyorum
Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur.
Freud: Dostoyevski olmasaydı eğer, psikanaliz biraz beklemek zorunda kalacaktı.
Einstein: Dostoyevski bana bütün bilim insanlarından daha fazlasını verdi, Gauss’tan bile.
Albert Camus: Suç ve Ceza’yı okuduktan sonra ilk kez, yeteneğim hakkında kesin bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme olasılığını ölçüp tarttım.
Cemal Süreyya: Aslında ikinci bir doğum tarihim de var benim: 1944 yılında Dostoyevski’yi okudum, ondan sonra hiç huzur kalmadı bende. Beni edebiyata, şiire iten şeylerde tuhaf bir şekilde en çok bir romancının, Dostoyevski’nin etkisini buluyorum.
Stefan Zweig: “Dostoyevski psikologların psikoloğudur” der ve ekler, “Dostoyevski bilinçdışının yeraltı dünyasına doktorlardan, hukukçulardan, suç uzmanlarından ve psikopatlardan daha derin bir şekilde sokulmuştur. Bütün insanlığın son sınırı Dostoyevski değilse, hiç kimsedir.”
Murathan Mungan: Dostoyevski bize merhameti analarımızdan babalarımızdan çok daha iyi öğretti.
Bir genç Oğuz Atay’dan kendisine bir kitap önermesini ister. Oğuz Atay’ın cevabı net olur: “Önce Dostoyevski’yi oku, bitir. Sonra gel.”
Müthiş bir kalem; Dostoyevski!