Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

632 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
(spoiler) Gonçarov' un kaleminden tembellikte marka olmuş bir isim: Oblomov Hiçbir şey yapmadığı halde klasiklerden sayılan uzun bir romanın meşhur kahramanı. Her sayfasında iradesizliğiyle okuyucuyu çileden çıkaran ama bir o kadar da gönüllerde yer eden sempatik, temiz kalpli, duygusal karakter. Kimse çıkaramamıştır onu kaybolmuş bir hayatın içinden. Ne üzüldüğünde omzunu, zorda kaldığında da desteğini esirgemeyen candan bir dostun gücü yetmiştir buna ne de elinden tutup karanlıklardan aydınlığa beraberce koşmaya hazır samimi bir aşkın. Gonçarov'un, ölümsüz eserinde verdiği mesaj açıktır; İnsan, gerçekten istemediği ve kendi bakış açısını değiştirerek konfor alanından çıkmaya cesaret edemediği sürece, bütün dünya onu değiştirmek üzere bir araya gelse de değişen bir şey olmayacaktır. Oblomov bunun en bariz örneğidir. Hiçbir zaman aksiyon adamı olamamıştır Oblomov. Rüyaları, hayalleri bile renksiz, tekdüze ve sıkıcıdır. O kadar ki kitabın ilk 200 sayfası boyunca yataktan doğru dürüst kalkamamış, odasından çıkamamıştır. Hırkası ve terlikleri miskin hayatının sembolü olmuştur. Aslında o hastadır, hem de ölümcül hasta. İnsanı ölüme götüren bu hastalığın adını fedakâr arkadaşı Ştolts koymuştur:Oblomovluk. Gonçarov'un meşhur romanından sonra 'Oblomovluk' tabiri hem zihinsel hem de fiziksel tembelliği ifade etmek üzere dünya çapında bir terim haline gelmiştir. Hastalığın kökeni çocukluk yıllarına dayanmaktadır. Bu gerçek, 'Oblomov'un Rüyası' başlığı altında gözler önüne serilmiştir. Tembel kahramanımız, şehirden uzakta küçük bir köy olan Oblomovka'da, Rusya'nın soylu toprak ağalarından birinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlardan itibaren ihtiyaç duyduğu her şeye sahiptir. Evdeki hizmetçiler ve uşaklar her istediğini derhal yerine getirmiş, ebeveyni tarafından her şekilde şımartılmıştır. Koruma amaçlı konulan yasaklarla özgürlüğü sürekli kısıtlanmıştır. Bütün bunlar, Oblomovka'da hakim olan tembel ve miskin atmosferle birleşince Oblomov'un normal her çocukta olan canlı, neşeli, sürekli koşup oynamak isteyen meraklı ve aktif karakteri deformasyona uğramış ve irade zayıflığı, ilgisizlik, çalışma isteksizliği, sorumluluk altına girme korkusu ve her zaman birinin onun için her şeyi yapacağı beklentisi, şahsiyetinin temel özellikleri haline gelmiştir. Bu durum, hayatının geri kalanında onu, içe kapanık, gerçeklerden kaçmaya eğilimli ve küçük zorlukların bile üstesinden gelemeyen, hayata bir türlü tutunamamış, iradesiz ve silik biri yapmıştır. Oblomov' un yaptığı şey sıradan bir tembellik değil, Oblomovluktur. Çünkü kendisi de içinde bulunduğu durumdan memnun değildir ve her zaman kendini değiştirmek istemiştir. Hayatındaki sorunların ve bunların çözümünün ne olduğunun farkındadır. Bu amaçla sürekli birbirinden güzel planlar yapmış ama hiç birini uygulayamamıştır. Yaşadığı onca kayıptan sonra her ne kadar evliliğini, gerçek bir aşkla sevmediği ve kendisi gibi soylu olmayan dul bir kadınla yapmış olsa da müşfik bir eş, sevimli bir çocuk ve geçim derdi olmayan rahat bir yaşamdan ibaret olan hayaline kısmen kavuşmuştur. Ne var ki bu, ona mutluluğu getirmemiştir. Zira amaçsızlık ve kendi potansiyelini gerçekleştirememek ruhun, atalet ve hareketsizlik de bedenin kangrenidir. Sonunda ruhu da bedeni de iflas etmiş ve hayatı boyunca kurtulmaya çalıştığı Oblomovluk hastalığı onu ölüme götürmüştür. Gonçarov, Ştolts ve Oblomov karakterleri üzerinden bir nevi Doğu-Batı kıyaslaması yapmıştır. Oblomov aslında rahatına düşkün, hayata hiçbir katkısı olmayan, tembel ve uyuşuk Doğu insanını temsil ederken , yakın arkadaşı olan Alman asıllı Ştolts ise çalışkan, disiplin sahibi ve aktif Batı insanını temsil etmektedir. Gonçarov'a göre başta Ruslar olmak üzere Doğu toplumu, modern dünyaya ayak uyduramamış ve bir türlü Oblomovluk zincirinden kurtulamamıştır. Her ne kadar Oblomov daha zengin bir ruha ve daha derin duygulara sahip olsa da Ştolts'un çalışkanlığı ve disiplini ondaki eksikliği kapatmaya ve onu yaşamak istediği hayata kavuşturmaya yetmiştir. Lenin de Gonçarov'un bu tespitini şu sözlerle onaylamıştır: “Rusya üç devrim geçirdi ama gene de Oblomov’lar kaldı. Çünkü Oblomov’lar yalnız derebeyler, köylüler, aydınlar arasında değil, işçiler ve komünistler arasında da vardır. Toplantılarda, komisyonlarda nasıl çalıştığımıza bakarsanız, eski Oblomov’un içimizde olduğunu görürsünüz. Onu adam etmek için daha çok zaman yıkamak, temizlemek, sarsmak, dövmek gerekecektir”. Oblomov'un edebiyat dünyasının en çok ses getiren karakterlerinden biri olması belki de her birimizin içinde -kimimizde az kimimizde çok olmak üzere- bir miktar Oblomovluk bulunmasındandır. Bu yüzden zaman zaman kızsa da kimse onu sevmekten vazgeçememiştir. Lev Tolstoy, Gonçarov' un bu ölümsüz eseri hakkında şöyle yazmıştır: “Oblomov, uzun süredir karşılaşmadığımız bir başyapıt. Gonçarov’a yapıtından coşku duyduğumu iletiniz. Bu, günümüz yazınında rastlantısal bir başarı değil, doğru dürüst, devasa ve kalıcı bir yapıttır. Oblomov'u dehşet içinde, tekrar ve tekrar okuyorum.”
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,5bin okunma
··
790 görüntüleme
L. G. okurunun profil resmi
Günümüzde p kadar çok Oblomov hastalığı yaygın ki, anne babalar çocuklarının her istediğini yerine getirerek ;tembel, her şeyi elde eden, her şeye kolay ulaşan bir nesil yetişiyor. Aslında çocuklara iyilik değil kötülük yapılıyor. Ufacık bir zorlukta hemen isyan ve memnuniyetsizlik oluşuyor.
Hülya okurunun profil resmi
Çok haklısınız hocam,yorumunuz için teşekkür ederim 🌹
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.