Piraye- Seyir Eksikliğin boş gözleriyle büyüyen karakter Mina’nın azimli dönüşümü. Hepimizin içinde farkettiği özellikle bazı dönemler daha fazla bir baskı ile hissettiği ve içimizde dolduramadığımız o derin boşluk, suçluluk duygusu, hayattaki anlam arayışı hepimizi bir seyire çıkarır. Dünyaya geldiğimizde henüz küçük bir çocukken sonsuz olasılık deneyimlerken bulunduğumuz çevre, ailemiz merak ettiğimiz her şeyi isimlendirir yani onlara bir tanım koyar. Büyüdükçe öğrendiğiniz tanımlar ve edindiğimiz korkularımızın üstüne koyarak ilerleriz hayatta. Size bişeyler öğretirken çok az kişi potansiyelinize ve gerçekte kim olduğunuza bakar ve sizi gerçek kimliğiniz ile buluşmaya teşvik eder. Ve hayatın bir yerinde bir şeye bir kişiye ve deneyime anlam yüklenerek oluşturulmuş zihin dünyasında bir de oluşturduğumuz çakma versiyonumuzu farkederiz. Bugüne kadar biz olduğumuzu sandığımız kişinin yaşadığımız hikayeler ve deneyimler ile biz olmadığını farkederiz. Ve başlar bir kendin olma yolculuğu. Çok meşakkatlidir o yol lakin bir kez tüm senin olmayan ve sana yüklenmiş olan herşeyden arınıp kendin olmanın lezzetini bulduğun an bırakmak istemezsin. Çünkü gerçekte neyi sevdiğimizi bilmek neyi istemediğimizi bildiğimiz o sahte kişilikten kurtuluruz. Gerçekte kim olduğumuzun sınırsız deneyim olasılığını yaşayabiliriz. Yaşam döngülerimizde her dönem olur. İyi ve kötü herşeye rastlarız. Ödül ve bedel dengededir hayatta . Dünyadaki en berbat his kendine acımaktır. Aynı zamanda dünyanın en tehlikeli hissidir. Kurban bilinci senin egonu rahatlasa da ve seni alman gereken duygusal sorumluluklardan kurtarsa da ömür boyu şikayet edeceğin hikayeler getirir. Ve ezileceğin. Neden ? Çünkü sen bunu seçiyorsun. Karakterimiz Mina 35 yaşında bir varoluş ve kimlik krizinin ortasındadır. Geçtiği yolları, deneyimlerini bize şeffaf bir şekilde anlatan, kendimizle şimdiye kadar olan ilişkimizi bize sorgulatan ve sonunda kendinin en üst versiyonunu bulan çok daha doğrusu kendi ile mutlu olmayı başarmış sonunda şahane bir kadın olmuştur. Seçimlerimizi neden yaptığımızdan çok nasıl yapmamız gerektiğini bize bu yolculukta anlatmıştır. Nereden ve hangi seviyeden bakarsak bakalım kendini bilmekten öyleysen uzak yaşıyoruzki! İnsan olmak ne demek bunu sorguluyor muyuz hiç? İnsan eksik doğar ve biz sonuna kadar insan olmayı deneyimleriz. “İlim ilim bilemektir, ilim kendini bilemektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır. “ diyordu Yunus Emre. Değişimi hep isteriz lakin konfor alanımızdan çıkmak hep en zorudur. Oysa şikayet ettiğimiz herşey biziz. Etrafımızda gördüğümüz herkes biziz. Bir adım bir adımı getirir. Şikayet etmek yerine atacağınız bir adımla bir niyetle veya yakacağınız bir mumla karanlığa, sizi kendi dönüşümünüze götürecek bu uzun yolculukta sizi yalnız bırakmayacak bu kitap şahane bir rehber! İlk sayfa da ne diyordu peki? “Seyir eden misin, seyreden mü bu âlemde?” İyi okumalar.

SeyirPiraye · Mona Yayıncılık · 202110bin okunma

·

198 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murat