#Spoiler içerir.#
Okuduğum kitaplara şöyle bir göz attığımda uzun zamandır tiyatro okumadığımı fark ettim. Böylece Shakespeare’in en ünlü oyunlarından olan Macbeth ile yollarımız kesişmiş oldu ve bu 130 sayfalık, kısa ancak etkileyici eseri okumaya başladım.
“Doğduğu gün de, bugün de tiyatronun asıl amacı nedir? Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek…” diyen Shakespeare bu eserinde saf kötülüğü gözlerimizin önüne seriyor. İyi bir savaşçı olan Macbeth, cadıların kehanetlerinden öyle etkileniyor ki içindeki kötülüğün uyanmasıyla ortaya çıkan hırsı gözlerini adeta kör ediyor. Tahtı ele geçirip kral olabilmek için art arda cinayetler işlemeye başlıyor. Ve sonunda da tahtı elde ediyor. Ancak Macbeth’in de kitapta dediği gibi “Tanrısal adalet içine zehir koyduğumuz kadehi kendi dudaklarımıza sunuyor.” ve o taht karakterimizin sonu oluyor…
Macbeth, benim için gücün, hırsın,açgözlülüğün temsilcisi oldu. Ve yazarın şiirsel diliyle bize aktardığı bu trajediyi iyi ki okudum dedirtti. Sizin de okumanızı tavsiye ederim.