Gönderi

68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Aşk mı? saplantı mı?
(Spoiler İçerir) 10/10 Neydi bu kitap böyle? Resmen bir saatte bir başkasının koca hayatını yaşadım. Akıcılığı ve sürükleyiciliğine zaten hayran kaldım. Yani henüz 15 yaşında olan ben için -tamamen kişisel söylüyorum- modern klasikler okumak çok da güzel bir fikir değil. Küçük Prens'i bile iki günde bitirmiştim, o derece yani :/ Ama sanrım bu düşüncemi bu kitap, yıktı :) Şimdi gelelim kitaba, On üç yaşında başlıyor macera, on üç yaşında -gerçek hayatta olamayacak kadar- muhteşem bir aşka tutuluyoruz. O çocuksu heyecan, sevgi hayran olunasıydı ancak sonrası... eh be kızım, nasıl oldu da bu kadar sevdin, nasıl hiç akıllanmadın? E ama aşk, demek geliyor içimizden ama bir yerde de dilim tutuluyor hani. Kafamda bir soru, aşk bu mu? Tartışılır. Yani yıllarca kendini sunduğun peşinden koştuğun adam, senin adını bir kere sormadı. Yüzüne bir kere hatırlamak için bakmadı. Ama sen her şeye rağmen onu bir kere bile suçlamadın, bir kere bile. Ona neden bir çocuğu olduğunu söylemediğini anlatırken sırf onu düşünmen, o kadar aşıkmışsın gibiydi ki, ama sen benim kadar dert etmesen de ben yıllarca seni tanımayacağını bile bile peşinden onun koşuşunu kendime yediremiyorum, bu muydu aşk, sırf seviyorsun diye kendini düşünmeden hırpalamak mıydı? Daha on üç yaşında karşı dairenize taşındığı andan itibaren hayatının her anını onu düşünerek geçirmen ve asla hatırlanmaman mıydı? Nasıl oldu da kahyası bile seni yıllar sonra gördüğünde hatırlarken o hatırlamadığı için bir kez olsun suçlamadın? Peki ya nasıl dayandın, nasıl vazgeçmedin, sen ona her haliyle hayranken onun için yüzlerce kadından farklı olamamaya? Her şeyi geçtim, sen sırf onun muhteşem hayatı muhteşem devam etsin diye ondan olan çocuğu onun haberi olmada bir başına büyütmen hiç mi canını yakmadı. Sırf o çocuk yoksulluk çekmesin diye bedenini satarken nasıl aklın hala ondaydı? Nasıl devam ettin sevmeye? Bir noktadan sonra onu sevmeyi bırakacağını bilsem yine bir şey demeyeceğim ama bir bu kadar şey daha yaşasan yine ölmede önce sevgilim diye sesleneceğin kişi o, aklında olan son kişi o olurdu. Ben bunun aşk olduğuna inanmak istemiyorum, bu bir saplantıydı. ... ”Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin.” ... “Fakat sen değilsin suçladığım, yalnızca Tanrı’yı, yalnızca bu acıyı onca anlamsız kılmış olan Tanrı’yı suçluyorum, sana yemin ederim ve öfkelendiğim için sana karşı dikleştiğim asla olmadı.” ... “Kendimi seninle onun arasında pay etmek istemiyordum; bu yüzden kendimi sana, hayatını bana aldırmadan yaşayan erkeğe değil, fakat bana muhtaç olan, beslemek zorunda olduğum, öpebildiğim ve sarılabildiğim bu çocuğa adadım.” Okuduğunuz için teşekkürler :)
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022227bin okunma
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.