Gönderi

404 syf.
·
Not rated
Kıyamet, bugün insanları eskisi kadar korkutmuyor! Eskiden kıyametin korkusu da bir kıyametmiş insanlar için... "Kıyamet bitmedi, kıyamet sürüp gidiyor"... *** Şuyuu, vukuundan beterdir..1666 yılı, kıyametin kopacağına dair söylentilerin başını alıp gittiği bir yıldır. Hani neredeyse Müslümanlar bile inanacaktır buna. Bit kitabin adı geçer... Yüzüncü Ad... Mazandarânî'nin kitabı... Hiç kimse görmemiştir bu kitabı... Allah'ın 99 isminin dışında, bu isim ile dua edenin dileğinin mutlak kabul olduğu bir efsanedir Yüzüncü Ad... Simya gibi nicelerini peşine takan bir efsane... *** Yüzüncü Ad ... Kitabın henüz yüzüncü sayfasındayken, böyle bir kitabın asla yazılmadığını, romanın sonunda aynı Sîmurg hikayesinde olduğu gibi, aranan kitabın, yazılan (okuduğum) kitapla ile aynı olduğunu hayal ettim itiraf edeyim. Ama yanılmışım... Hayal kırıklığına uğradım... *** Yol... yolcu... yolculuk... Var olduğundan bir kuşku duyduğu kitabı bir tesadüf eseri eline geçiren antikacı, bir satırını dahi okumadan elinden çıkarır ve pişmanlık duygusuyla tekrar kitabı ele geçirmek için uzun bir yolculuğa çıkar. En çok başladığı yerde biten hikayeleri severim... Bu noktada da hayal kırıklığına uğradım... *** İstinsah...bugün kullanılmayan, unutulan ve hatta bilinmeyen bir kelime... Kitapların basılmadığı ama harf harf yazılıp kopya edildiği dönemlere ait bir kelime. Her harfin değerini arttıran bir eylem el ile yazmak. El yazması bir kitabın miyarıdır hattatın eli... Ve çokluğun/kesretin değersizliğine bir vurgudur istinsah... Tek bir nüshanın masalsı dünyasıdır onu okumak arzusu... *** "Öyleyse oğlum, iyi ettiniz ondan ayrılmakla; çünkü siz Tanrı'ya doğru yolculuk yaptınız ve işte Konstantinopolis'tesiniz, oysa yükleri arasında bu sözde kurtarıcı kitapla yola çıkan şövalye, hiçbir zaman gelemedi buraya! Tanrı onu bağışlasın." Bu cümleyi okuyunca Simyacı'dan bir cümle okumuş gibi oldum. Kitaba vâsıl olduğunda bir varlık eşiğini asacağını düşünmüştüm yazarın... Kitabı eline tekrar geçirdiğinde gözüne inen bir karanlıkla okuyamadığını görmek hoşuma gitti itiraf edeyim... Kitabı okumasını engelleyen karanlık, kitabı okumak için giriştiği pazarlığı manidar kıldı benim için... Arapça okuyup latinceye tercüme etmek üzere kitabı okumasına izin verilmişti yazarın... Kitabı eline aldığında gözüne karanlık inince kitap hakkında duyduklarını anlatmak zorunda kalmıştı yazar... Ne tuhaf... sanki biz de elimizdeki ilahî kitabı okurken gözümüze bir karanlık geliyor da, okuyamıyoruz ve kitap ile iligili duyduklarımızı naklediyoruz... *** İdris... Okuma yazma bilmeyen çok fakir bir kimse ama herkesin peşinde olduğu bir kitaba sahip... hayatı boyunca çok kıymetli bir kitaba sahip olmuş ama ondan bir kelime dahi okuyamamış ve öğrenememiş... Kitap yüklü merkepler geldi aklıma... Bir kitabın kıyametidir sanırım sürekli dilde olup da okunmamak... Ve artık daha yakınken, kıyamet artık eskisi gibi korkutmuyor insanları...
Yüzüncü Ad
Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186.9k okunma
·
140 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.