Gönderi

576 syf.
7/10 puan verdi
Arkadaşlık mı, yoksa aşk mı? Karar verin.
Uyarı: Biraz spoilerlı bir anlatım olacak, ona göre okuyunuz lütfen. Selamlar. Arada buraya uğrayıp biraz neler oluyor diye bakmaya geldim ve sevdiğim bir kitabı yorumlamak istedim. Kutup Yıldızı benim Dost Kitapevinde görüp, konusunda etkilenerek aldığım kitaplardan biriydi. Açıkçası ben, böyle dostluğun derin ve güzel anlatımını, onun öneminin yansıtıldığı kitapları çok severim. Hayat dersleri veren kurgulardan bahsetmiyorum. Bu tür kitaplar bana daha iyi geliyor. Eğer bir öneriniz olursa da, paylaşmaktan lütfen çekinmeyin. Arkadaşlığın, romantizm olmayanından, bu kadar ön planda olması hoşuma gittiği için, kitabın konusunu severek aldım. Karşılaşacağım şeylerden habersiz olarak tabii. Kitap gerçekten ilk sayfalarda sürükleyici ilerliyor, yalan söylemeyeceğim. Nisa'nın Senem'i düşünmesi, onu evlat edinmek istediği aileyle yalnız göndermeye çalışması, geleceğine odaklanmasını istemesi, bunlar güzel. Sonuçta dostunu düşünüyor. Ama ileriki sayfalarda o kadar salaklaşıyor ki, sayfalardan girip onu tokatlamak istiyorsunuz. Kitabı okuyanlar bilir, Senem Nisa'nın onunla gelmesini istiyor, Nisa geliyor, Yeni ailelerinin evlerine yerleşiyorlar, falan falan. Bunlar sıradan gelişen şeyler. Ama her şey Nisa'nın bahçede Demir'i görmesiyle başlıyor. Demir, her zamanki playboy, zengin züppe diyebileceğiniz sarkastik bir karakter. Onu yavaş yavaş keşfederken ne kadar sinir bozucu bir karakter olduğuna değinmek istiyorum çünkü, bu çocuk Nisa'ya hakketmediği laflar etmesine, hayvan gibi davranmasına ve bir errrrkek olduğu için özür dilememesine rağmen, Nisa'dan hoşlanmaya başlıyor. ... Yok, o üç nokta ara verdiğimin ifadesi değil. Bıktığımın ifadesi... Şimdi, normal hayatta bir erkek, birinden hoşlanıyorsa, ona hayvan gibi davranmaz güzel kardeşim. Babanla ve annenle tartışmışsındır, olabilir. Hepimiz bir yerde ailelerimizle tartışıyoruz. Ama bunun sonuçlarını illa karşı cinsten çıkarmak zorunda değilsin çünkü bunları yaşayan tek varlık değilsin. Sırf sinirlerin bozuk diye kızı evlatlığından vurmak hangi yiğitliğe mensup oluyor, bunu bana bir açıkla lütfen. Kitaplarda her seferinde nefretle başlanan ilişkilerin aşka dönmesini romantikleştirmeye çalışıyorlar ama, gerçek hayat böyle değil dostlar. Sevdiğiniz birisiyle her seferinde böyle tanışmıyorsunuz. Neyse, bunlar işte okula yazılıyor, yeni arkadaşlar ediniyorlar, Senem Demir'den hoşlandığını Nisa'ya söylüyor, Oğuz diye bir çocuk Demirle düşman, atışıyorlar falan fistan zart zurt. Klişe ergen davranışları işte. Birde lisede olmalarına rağmen, buranın altını çizmek istiyorum, araba yarışları düzenliyorlar ve bunun için herhangi bir adalet sistemi yok. ... Kardeşim... neden mesela? Hani yasalara aykırı bir şey yapmaktan başka bir şey bulamıyor musunuz? Mesela basketbol maçı düzenleyin, ne bileyim boks turnuvası yapın. Orada en azından büyüklerin gözetimi altında birbirinizi hırpalıyorsunuz. Bence böyle şeyler daha mantıklı. Sizler kaç yaşındasınız da, boyunuzdan büyük işlere kalkışarak böyle şeyler yapıyorsunuz? Bunun kazası var, araba kaybı var, Allah korusun can kaybı var. Yazarın tam olarak ne yapmaya çalıştığını anlamadım bu sahnede. Yani, yapılacak milyon tane spor varken, neden araba yarışı mesela? Hani nerede tekvando, basketbol, yakartop, voleybol falan? Oradaki heyecan buna bin basar. Senem'in ileriki sayfalarda Nisa'yı roastlamasından bahsetmiyorum bile. Yıllardır yakın olduğu arkadaşını bu kadar çabuk görmezden gelmesi, bana bir tık iyi bir arkadaş olmadığını gösterdi. Nisa'nın aşırı korumacılığı ve sürekli kendini arka plana atması da oldukça şaşırtıcı. Bir insan dostunu ne kadar seviyor olursa olsun, kendisini bu kadar eziklememeli. Nisa'nın arkadaşını kaybetme korkusuyla bu yolu neden seçtiğini anlayabiliyorsunuz çünkü, Demir ondan hoşlanmaya başladığı ve yaptığı hatalardan ders çıkararak onunla yakınlaşmaya başladığı zaman, oda Demir'e karşı bir şeyler hissetmeye başlıyor. Kitabın neredeyse %65'i, Nisa'nın kendisini arka plana atarak Demir'den kaçmasını, Demir'in ise kaçar kovalanır hesabı Nisa'nın arkasından koşmasını kapsıyor. Seride Mustafa diye bir karakter var, oda Nisa'nın arkadaşı. Yemin ederim, kitapta kendime yakın bulduğum tek karakter o. Bir arkadaş ortamına girsem, bende Mustafa kadar dobra olabiliyorum çünkü salak arkadaşlarımın akıllarını bu şekilde başlarına getiriyorum. Dostluğu güzel sentezlemiş, ama konu ana karaktere gelince yapmadığını bırakmamış bir serüven okuyoruz. Ben ana karakterlerin kendisini bu kadar eziklemesini ve küçümsemesini doğru bulmuyorum. Çünkü sürekli olarak Nisa'nın annesi tarafından nasıl terk edildiğini ve Senem'in dostluğu sayesinde ayakta kaldığını hatırlatıyor bize yazar. Ve bu gerçekten bunaltıcı. Belki Nisa bunu kendisine hatırlatarak rahatlıyordur, bilmiyorum ama, her 100 sayfada bir bunu okuyorsunuz ve olay örgüsü bir yerden sonra tekrarlanmaya başlıyor. Ana karakterin aslında güçlü biri olmadığını, sadece etrafında biri varsa güçlü durabildiğini alttan alttan bize yansıtılmaya mı çalışılıyor, bilmiyorum. Ama bir kitapta yapılan en büyük hatalardan bir tanesi de bu. Okuyucuya sürekli olarak yaşanan olayları tekrar tekrar hatırlatmak. Bizim de yazarlarımıza şunu hatırlatmamız lazım. Sizin karakterleriniz zaten güçlü karakterler. Sizler onları bu duruma getiriyorsunuz. Kitap genel olarak böyle ilerliyor ve sonu da gerçekten sizi allak bullak edebilecek bir son ile bitiyor. Eğer Nisa gibi kendisini eziklemeye çalışan insanlardan hoşlanmıyorsanız, bence okumayın. Ama onun dışında gayet sürükleyici ve dostluğu iyi ele almış bir kitap olduğunu varsayarsak, benden bir 7/10 puan alıyor. Kendinize iyi davranın. 2. Kitabın incelemesinde belki görüşürüz.
Kutup Yıldızı - 1 (Ciltli)
Kutup Yıldızı - 1 (Ciltli)Mehtap Fırat · Ephesus Yayınları · 20203,262 okunma
·
80 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.