Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bir Dövüş Olsaydı Sonunda Belki Gevşerdi Hırsım, Kiliseler ve Liseler
Araba çalıştığında Yola çıkıldığında İleride, asfaltın üzerinde iki karaltı belirdiğinde “Baba, baba! Kuşlar!” dediğinde tombidik oğul Adam frene asıldığında Yürek, bir tedirginlik tarafından avuçlanıp sıkıştırıldığında “Bir şeyleri var mıdır, korkmuşlar mıdır?” dediğinde çocuk Her seferinde olduğu gibi Tam ezileceklerini sanarken Son anda kanatlarını çırpan kuşları gördüğünde baba “İyiler iyiler, gidimanlar” dediğinde Dünyanın canı… Yine de kötü bir kış geçirmedik sanıyorum garip kuş Dolar düştü ve bombalar patlamaya devam etti Sandık ki kurtarırsak lânet ruhumuzu esâretten Kurtulur sandık çoçuk sesleri de felâketten Günler daha mı yaşlı artık, daha mı uzak cesâretten Tiksinedebilirmiş insan kendi açtığı savaştan esâsında Öylece durmak, patlamayan sıkı yumruklar hep Mesâfenin karadelikliğinden ulaşılamazlığa delirmekte Üstelik silah kullanmayı isterken ellerin şu günlerde Sakalını kesmiş, göbeğini de eritmişsin Ve şiire de artık Her sabah erkence kalkıp da Uzunca işedikten Ve elini yüzünü yıkadıktan sonra Aynadaki suratına bakar gibi bakıyorsun Belki de artık saygın kalmadı ölülerin fısıltılarına Belki de tüm bunlar benim kuruntum Üstelik ben de seninleyim bu konuda Fakat gene de şerefiyle kazanmanın yolu yok mudur ekmeği Tüm kötü ruhların bedellerinin bizden sorulmayacağı Yapan nasıl yapmış bunu, bir noksanlığı mı varmış yapanın Kapısına varıp varıp, döndüğüm bırakılmışlık hissi Kierkegaard diyorum bâzen, Heidegger, Camus, Sartre Koşun, çabuk, çabuk! bakın Karac’oğlan’a O da “Gurbette ömrüm geçecek Bir daracık yerim de yok Oturup derdim dökecek Bir vefâlı yârim de yok. ” diyor Ve evet Dünyanın canı gene de bizim yüreğimizde atıyor.
··
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.