Gönderi

188 syf.
·
Puan vermedi
Paulo coelho' nun mevlanın bir tasavvuf hikayesinden ilham alıp yazdığı bir başyapıt. Okuyuculara derin bir tasavvuf aşılayan bu hikaye ispanyanın bir köyünden başlar fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyana gelen santiago babasının isteği üzerine kiliseye yazılır ve okuma yazma öğrenip din adamı olmasını ister. Ama santıago bir süre sonra dünyayı gezmek ister ve bunu babasına acar babası karşı cıkmaz, dünyayı gezebilmesi için coban olması gerektiği söyler ve koyun alması için biraz para verir santıago koyunlarını alır ispanyanın cayırlarında koyunlarıyla baştan başa gezer. Rüyasında mısıra gidip piramitlerin yanında hazine bulacağını gorur ve bu düşler tekrarlnınca bir ruya yorumcusuna danışır kadın düşü yorumlaması için hazinenin 10/1 ni ister orda bir hazıne bulacağını söyler ama bunun nasıl başaracağını söyleyemez bunun üstüne santıgo ümitsizliğe kapılır ve kişisel menkıbesinden vazgecmek üzere koyunlarının yanına gitmek için yola cıkar şehir meydanında bankta dinlenmek için oturduğunda yaşlı bi adamla karşılaşır sonradan kral (melkisedek) olduğunu oğrenir gorduğu düşlerden hiç bahsetmez ama kral ona gorduğu düşlerden ve çingeneden bahseder bunun üstüne düşleri yorumlar ve karşılığında koyun ister santiago cingenenın hazınenin 10/1 ni istediğini söyler ve krala sen neden hazineden pay istemedin diye sorar kral " henüz sahip olmadığın bir şeyi vaad ederek gidersen onu elde etme arzunu yitirisin der" santigo krala 6 koyun getirir ve sürünün geri kalanını satıp kişisel menkıbesine ulaşmak için yola koyulur. İlk iş gemiyle karşı kıtaya gecmektir ardından zorlu ve talihsizlikler le dolu bir maceraya atılır. Kıtaya ayak bastığı ilk gun yabancı bir şehir ve yabancı bir dil koyunların dilini anlamıştı ama bu yabancı insanların dilinden anlamıyordu birşeyşer içmek için cay ocağına gider orda kdnı diline konuşan bir gencle karşılaşır ve sevinir genç yabancı olduğunu anladığı için ona yardım etmek istediğini söyler santıago memnun olur ve mısıra gitmek istediğini söyler yeteri kadar parasını olduğunu soyleyip bu yenı arkadaşına prasını gostrrir. Burda bu kadar parayla dolaşmak tehlikeli burası bir liman şehri ve liman şehirleri hırsızlarla doludur. Parayı alır ve iki devr almak için pazarın yolunu tutarlar ama santıgonun bir anlık gorkemli klıca dalıp bakmasıyla ortadan kaybolur. Gercekten de liman şehirleri hırsızlarla doluydu soylediği tek doğru buydu yenı arkadaşının, bütün parasını caldırmış ve yabancı bir şehirde olduğu için vazgecmeyi düşünür ama geri donecek parası bile yoktur artık o an cebinden yaşlı kralın verdiği iki değerli taş olan umim ve tumimm cıkarır karsrsz kaldığında onlara soru soracaktı elini heybesine atığında taşların kücük bi delikten yere düştüğünü görür ve bu bir işaret diyip orda kalmaya karar verir. Ertesi sabah şehri dolaşırken bir biluriye (kristalci) dükanın önünden gecer ve cok tozlu olduğunh görür temizlemsi karşılığında karnını doyurması için tücarla anlaşır temizlik bitince tücar beraber yemeğe giderler başından gecenleri sohbet arasında tücara anlatır ve tücar iş teklifinde bulunur koyunlarını geri alman için yanında calışbileceğini gerekli parayı toplayınca tekrar ayrılıp ülkesine gidebileceğini soyledi bir sene kadar tücarla birlikte calıştılar ve bu sürede santıgonun azmi ve kralın bahsetiği acemi şansı yaver gider hem tüccar hemde santıago tahmin etiklerinden cok para kazanır. Artık ülkesine donmeyi planlar eşyalrını toplar ve yola cıkacağı esnada aklına kişisel menkıbesi gelir gştmekten vazgecer ve cole gitmek için bi tücarla anlaşır kervan aynı gun yola cıkar yolda bir ingiliz ile tanışır başta pek ısınmasalarda aynı dili konuşuyo olmak onları yakınlaştırır. İngiliz simyacıyı arar delikanlı da hazinesini bu şekilde colde yolculuk yaparlar ve vaha'lara ulaşırlar orda hayatının aşkı fatima ila tanışır bi kac gun konuşmak için fırsat arar ve sonunda konuşur farimadan karşılık bulur ve ona kişisel menkıbesinden ve gitmekten vazgecebileciğini söyler ama fatima gştmesini ister ve bekleyeceğini söyler ertesi gun sabah vakti çölde ucan atmacaları görür ve bunların bir savaş alameti olduğunu söyleyip vaha'nın reisiyle konuşmak ister cadırdakiler inanmasa da reis inanır ve tedbirin alınmasını ister. O gece dolunayda simyacıyla karşılaşır beyaz atının üstünde heybetli bir adam omuzunda atmacasıyla delikanlıya eğer yarın sağ kalırsan beni bul deyip gider. Şafak vakti atlı süvariler saldırır tedbir alındığı için hepsi öldürülür santıgoya ödül verilir ve isterse onlarla yaşayabileceğini söylerler, ancak santıago gider ve simyacıyı bulur ona düşünden bahseder ve yardım ister. Simyacı sana yardım edebilmem için çölün dilini öğrenmen lazım der ve beraber yolculuğa cıkarlar bir hafta boyunca yolculuk ederler ve bir kabilede esir bulurlar kendılerini. Santıagoyu ölüm korkusu sarar ama simyacı eğer yüreğin korkuyu hisederse senlnle konuşmaz deyip sakinleştirir kabile reisi hainlikle ve öldürülmelerini ister ancak simyacı santiagonun bir büyücü olduğunu soyler ve 3 gun mühlet ister ve 3 gün sonra sonra rüzgara donuşeceğini idda eder 3 gun mühlet verilir santiago bir kayaya cıkar çöldeki kumlarla konuşur yardım ister çöl sadece kum tanelerini vereceğini ama bunların yetmeyecrğini rüzgardan yardım istemen gerek der,rüzgarla konuşur ama rğzgar küstahtır bütpn dünyayı gezdim herşeyi biliyorum herşeye gucum yeter deyip yardım talebini red eder buna karşılık santıago yardım ederse aşktan bahsedeceğini soyler herşeyi bildiğini düşünen rüzgar aşkı bilmez ve merak eder yardım edeceğini ne tür bir yardım istediğini sorar. santigo guneşe direk bakmak için havada kum fırtınası estirmesini ister rğzgar şidetlenir kabile cadırları ucar silahlar kumlarla gizlenir santiago guneşle konuşur be guneşten rüzgara hükmedebilmek için yardım ister guneş ben aşkı bilirim der koyunların yürümesi için dünyayla ortak iş yaparız o su toprak verir ben sıcaklık uzaktan bakışıyoruz sadece der çünkü bilirim yakınlaşsam dünya eriyecek (ölcülü sevıyorum) der. Nasıl Yardım edeceğini bilmediğini ve yalnızca herşeyi yaratan elin yardım edebileceğini söyler bunun üstüne rüzgar daha da cılgınca esmeye başlar ve artık kabiledeki insanlar ucmamak için birbrine tutunur rüzgar diner kabiledekiler delikanlının tırmandığı yere bakar ama orda goremezler farklı bi yerde belirir ve buyucu olduğuna artık kanaat getirmişlerdir. Reis kaşiflere refakat etmesi için adam verir ve yolculuklarına devam ederler bi keşişle karşılaşırlar simyacı orda kurşunu eritip 4 parcaya boler ve bi parca keşişe bir parca kendıne iki parca da santıgoya verir bundan sonra ona eşlik edemeyeceğini söyler ve santıago tek başına yolculuk eder bir yüreği artık yorulmuştur ve göz yaşının aktığı yeri kaz demiştir ona bir kum tepesine tırmanır piramitleri gorur ve o an kişisel menkıbesini gercekleştiri için gozlerinden yaş akar bu bir işaret deyip aktığı yeri kumları elleriyle kazmaya başkar elleri kanayana kadar kazar ama hiç bişey bulamaz o esnada golgeler belirir üç savaş esiri onu izlemektedir yere birşey sakladığını düşünüp almak isterler üstünde simyacının verdiği altından başka birşey bulamazlar ve öldürmeye karar verirler. Kazdığı cukurdan dayak yiyen ve artık yolun sonu geldi deyip ümitsizliğe kapılır santiago ama aklına simyacının paranın hayat kurtardığı cok nadir görülür sözü gelir ve onlara düşünden bahseder aynı düşü defalarca gördüğünü ve burada hazlne olduğunu soyler savaşcılardan biri ona bende 3 sene önce aynı düşleri gördüm ispanyadaki bir köyde yıkık bir kilisenin avlusundaki firavun inciri ağacının dibinde olduğunu söyler canını bağışlayıp giderler santiago kendı köyüne doner yıkık kilisedeki incir ağacının altını kazar ve hazineyi bulur cingeneye verdiği sozu tutar ve payını verir. Hayat kişisel menkıbesini bulmak isteyenler için işaretler bırakır ve birşeyi gercekten istersen evren onu sana getirir. İnsanın yüreği neredeyse hazinesi oradadır... - [ ]
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023208,5bin okunma
·
256 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.