Gönderi

592 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
Atatürk Bir Milletin Yeniden Doğuşu
Atatürk
Atatürk
Lord Kinross
Lord Kinross
Atatürk'le ilgili okuduğum kitaplardan en iyilerinden biri diyebilirim. Doğumundan vefatına kadar detaylı bir çalışma elbetteki yaşamı boyunca kendisini ulusuna ve vatanına hizmet için hiç bir fedakârlıktan kaçınmamış, dehası ile geleceği ön görerek gelecek kuşakların daha özgür bağımsız uygar bir dünyada yaşamaları için bizlere Cumhuriyeti armağan etmiştir. Onun eserlerini yazabilmek değil bir kitap incelemesine ansiklopedilere sığmaz. Burada yabancı devlet adamlarının Atatürk hakkında bir kaç değerlendirmesine yer vermek isterim. “Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk’ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.” John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı, 10 Kasım 1963) “O kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.” Prof. Walter L. Wriht Jr. “Eski Osmanlı İmparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devleti’nin kuruluşu, bu çağın en şaşırtıcı başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuştur. Atatürk’ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuştur.” Maurice BAUMANT (Profesör) “Asker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye’nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza O, Türklere, bir milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.” General MCARTHUR “O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, Ona çok zaklardan bakmak gerekir.” Claude Farrer / Fransız Edibi Kaynak: Sözcü Gatesi Kitaptan Alıntı SON SÖZ Kemal Atatürk, yeni bir Türkiye yaratmıştı. Onu tecrübeli bir şefin, verimli bir yönetimin ve sırası gelince daha liberal bir şekilde gelişebilecek esnek bir parlamenter sistemin ellerine bıraktı. Ülkesini ortaçağdan çağımızın eşiğine, hatta bundan bir adım ileriye getirmişti. Gerideki boşlukları doldurup ülkeyi yeni alanlarda daha ileriye götürmek, ondan sonra yerine geçeceklere düşen bir görevdi. İlerleme hızlı olmuştu; belki de bazıları için fazla hızlı, Atatürk, yarım kuşaklık bir süre içinde yeni bir Türk toplumu yaratmak istemişti. Yüzyılların dini geleneklerini birdenbire söküp atmış, ama bunların yerine yeni bir laik kültür geliştirmeye vakit bulamamıştı. Bu hal, Türk halkından bir kısmının kafasında ve yaşayışında birtakım sarsıntılar doğurdu. Öyle ki, Atatürk’ün ölümünden yirmi yıl sonra, yerine geçenlerden biri, uyuklayan dini güçleri, siyasi amaçlar uğruna yeniden canlandırıp sömürerek, Atatürk Devrimi’ni tehlikeye düşürebilecekti. Sosyal bakımdan Türkiye’nin, Atatürk’ün kazandırdığı birliği sağlamlaştırması için, okumamış köylüsüyle okumuş burjuvazisi arasındaki gediği kapatması gerekiyordu. Şimdilik, Türk Devrimi’nden asıl yararlanan bu şehirli sınıftı. Atatürk’ün, merkeziyetçi bir hükümete yardımcı ve yönetici olarak yetiştirdiği bu Batılılaşmış seçkinlerin, bütün iyi şeylerden henüz tüm payını almamış olan köylü ile daha yakın ilişki kurması gerekmekteydi. Bu gedik, ancak eğitimin gelişmesi ve ekonomik sorunların etkili bir şekilde ele alınmasıyla kapatılabilirdi. Atatürk kuşağı bu sorunların yabancısıydı. Ölümünden yirmi beş yıl sonra, 1963’te ülkeyi bir bütün olarak üretici bir ekonomik temele yerleştirmek için yeni bir milli savaş açılacaktı. Ama bütün bunlar, herhangi bir yeni milletin çektiği büyüme sancılarından daha fazla bir şey değildir. Atatürk, kurtardığı Türkiye’ye sağlam temeller ve ilerideki gelişmesi için belirli bir amaç bırakmıştı. Ona yalnız sağlam kuruluşlar vermekle kalmadı; kökünü yurtseverlikten alan, kendi kendisine karşı güven duygusuyla beslenen ve yeni enerjiler için verimli ödüller vaat eden bir milli ülkü de sağladı. Sözleri ve davranışlarıyla, kahramanlara tapmaya alışmış bir milletin hayalini besleyecek özel bir efsane yarattı. Onlara Batı demokrasisinin değerlerine inanmayı öğretti; bu demokrasiye varmak için tutulan yol değişik bile olsa, ona karşı içten saygı duymalarını sağladı. Atatürk’ün bütün verdikleri, bugünün Türk’ünde canlı bir kuvvet olarak hâlâ yaşamaktadır. Bunun mantıki sonucu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Batı’nın güvenilir bir müttefiki olarak ortaya çıkması oldu. Asker Atatürk, zamanında başka hiç kimsenin başaramayacağı şekilde, Avrupa devletlerinin kendisine karşı planlarını altüst edip, tarihin yüzünü değiştirerek, ülkesini kurtarmıştı. Devlet adamı Atatürk, ülkesinin bu devletlerce eşit koşullarla kabul edilmesini ve Yakındoğu gibi sık sık değişikliğe uğrayan bir bölgede bir istikrar unsuru olarak kalmasını sağladı. İşte, “Türklerin Atası” Mustafa Kemal’in gerçekleştirdiği büyük eser. S.574/575
Atatürk
AtatürkLord Kinross · Altın Kitaplar · 19941,992 okunma
·
255 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.