Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çocukların Ebeveyne Karşı Sorumlulukları Kur’an nassları incelendiğinde Allah, anne-babaya itaati meşru çerçevede farz kılmıştır. Hem Kur’an’a göre hem de Peygamber efendimize göre; anne ve baba ile alakayı kesmek, onların kalplerini kırıcı sözler söylemek ya da onları üzecek davranışlarda bulunmak, onlara itaatsizlik sayılır. Bu sebeple de yapılması ve söylenmesi günah olmayan konularda talepleri olduğu vakit, ebeveynin sözünü dinlemek gerekir. İşte kısaca çocukların ebeveynlerine karşı sorumlulukları da bu şekilde izah edilebilir. Anne ve babalar eğer ki çocuklarından günah olan bir şey istemiyorlarsa onların isteklerini yerine getirmek gerekmektedir. İslâm, anneye ve babaya büyük değer vermiştir ve bu sebeple de çocuklardan onlara saygılı olmalarını istemiştir. Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَاناًۜ اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلاً كَر۪يماً “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa kendilerine öf bile deme, onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle.”[9] Başka bir ayette ise şöyle buyurmaktadır: وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْناًۜ وَاِنْ جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَاۜ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ “Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.”[10] Çocukların ebeveyne karşı sorumluluklarını ortaya koyan hadiste ise Rasulullah efendimiz şöyle buyurmaktadır: أَيُّ الأعْمَالِ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ قَالَ الصَّلاةُ عَلَى وَقْتِهَا قُلْتُ ثُمَّ أَيٌّ قَالَ ثُمَّ بِرُّ الْوَالِدَيْنِ قُلْتُ ثُمَّ أَيٌّ قَالَ ثُمَّ الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِي بِهِنَّ وَلَوِ اسْتَزَدْتُهُ لَزَادَنِي “(Ey Allah’ın Rasulü!) Amellerin hangisi Allah’a daha sevimlidir? Vaktinde kılınan namazdır, buyurdu. Sonra hangisi? dedim. Sonra anne babaya itaat etmektir, buyurdu. Sonra hangisidir? diye sordum. Sonra Allah yolunda cihat etmektir, buyurdu. (İbn Mesud diyor ki): Allah Rasulü bunları bana anlattı. Bu soruları artırsaydım o da cevapları artıracaktı.” [11] Yine bir hadiste şöyle buyurmuştur: جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ جِئْتُ أُبَايِعُكَ عَلَى الْهِجْرَةِ وَتَرَكْتُ أَبَوَيَّ يَبْكِيَانِ فَقَالَ ارْجِعْ عَلَيْهِمَا فَأَضْحِكْهُمَا كَمَا أَبْكَيْتَهُمَا “Adamın birisi Allah Rasulü’ne gelerek hicret etmek üzere Rasulullah’tan biat talebinde bulunmuş ve şöyle demiş: Annemi babamı ağlayarak bırakıp hicret etmek üzere sana biat etmek üzere buraya geldim. Allah Rasulü ona şu karşılığı vermiştir: Hemen onların yanına dön; onları ağlattığın gibi şimdi de güldür.”[12] Ebeveynler Çocuklarından Sorumludur Tahrim Suresi 6. Ayet-i kerime gereği anne-baba çocuklarını cehennem azabından korumakla mükelleftirler. Bu yapılması hâlinde sevabı olan yapılmaması hâlinde de günahı olmayan mubah dairenin konusu değildir. Çocuklarını cennete hazırlamak ve cehennem ateşinden korumak her anne-babaya yapmakla sorumlu oldukları bir farziyettir. Çocuklarını ateşten koruma vazifesini Allah ebeveyne yüklemiştir. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu mesuliyeti şu sözleriyle beyan etmiştir: كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْؤول عَنْ رَعِيَّتِهِ الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِي أَهْلِهِ وَهُوَ مَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ فِي بَيْتِ زَوْجِهَا وَمَسْؤولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا… وَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَمَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“Hepiniz çobansınız, güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. İmam/yönetici çobandır ve tebaasından sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur… Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” [13] Ayrıca hayatını Rabbinin rızasını kazanmaya adamış evlat geride bırakmak ebeveynin yapabileceği en kârlı yatırımdır. Bunu Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu hadisiyle ifade etmiştir:  إِذَا مَاتَ ابنُ آدم انْقَطَعَ عَنْهُ عَمَلُهُ إِلَّا مِنْ ثَلَاثٍ صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ أو عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ أَوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ “İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden salih evlat/şer’î hükümler doğrultusunda hayat süren evlat.”[14] Günümüzde ebeveynlerin çocuklarının dünyalık hiçbir şeylerini ihmal etmedikleri ancak buna mukabil Rableri’nin rızasını kazanmaya dönük işleri fazlasıyla ihmal ettiklerini yaşayarak öğreniyoruz. Sınavda performansını olumsuz etkileyeceğini düşünerek çocuğunu sabah namazına kaldırmayan ebeveynler çevremizde fazlasıyla var. Yanlış anlaşılmanın önünü almak adına; pek tabii ki çocuklarına hayırlı bir gelecek hazırlamak anne ve babanın sorumluluklarındandır. Ancak bu meşru dairede ve şer’î hükümleri ihmal ve ihlal etmeksizin olmalıdır. Aksi taktirde çocuklarımıza dünyada iyi ahirette ise bedbaht bir gelecek hazırlamış oluruz Allah muhafaza. Hâlbuki ebeveynin çocukları üzerindeki asli vazifesi onları cennete hazırlamaktır. Cehennem azabına muhatap olmalarını sağlayacak her türlü gayrimeşru işten onları muhafaza etmektir.  Bakınız Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem en kötü baba kavramını ve özelliklerini nasıl tarif ediyor: “Yazıklar olsun ahir zaman babalarına! Bunun üzerine ashap sordu: Yoksa müşrik mi olacaklar? Peygamberimiz şöyle buyurdu: Hayır Müslüman kalacaklar ama çocuklarına dini öğretmeyecek ve hatta çocukları dini öğrenmek istediklerinde onlara engel olacak ve onları dünya malı kazanmaya sevk edeceklerdir.”[15] Anne ve baba çocuklarını cehennem azabından korumaya ve cennete nail olmalarına azimli ve gayretli olmak durumundadır. Çünkü çocuklarını ahirete hazırlamak ebeveynin vazifesidir. Yukarıda ifade ettiğim gibi ebeveyn çocuklarının cennet yolunu açmalı ve bu konuda duyarlılığını hangi şartlarda ve zamanda olursa olsun kaybetmemelidir. Çocuklarının varsa günahına ağlamalı sevaplarına da sevinmelidir. Bakınız her konuda bize örnek olan Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ailesine cennet yolunu açmakta ne kadar gayretlidir. Hz. Ali RadiyAllahu Anh şunu rivayet etmektedir: أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ طَرَقَهُ وَفَاطِمَةَ بِنْتَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ‌‏ أَلاَ تُصَلُّونَ‌‏ فَقُلْتُ‌‏ يَا رَسُولَ اللهِ إِنَّمَا أَنْفُسُنَا عِنْدَ اللهِ فَإِذَا شَاءَ أَنْ يَبْعَثَنَا بَعَثَنَا فَانْصَرَفَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَمْ يَرْجِعْ إِلَيَّ شَيْئًا ثُمَّ سَمِعْتُ وَهُوَ مُدْبِرٌ يَضْرِبُ فَخِذَهُ يَقُولُ‌‏ ‌‏وَكَانَ الإِنْسَانُ أَكْثَرَ شَيْءٍ جَدَلاً‏ “Bir gece Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem evimize gelip (beni ve) kızı Fatıma’yı kaldırıp: Haydi (teheccüd) namazı kılmıyor musunuz?! diye buyurdu. Ben de: Ey Allah’ın Rasulü, canlarımız Allah’ın elindedir. Eğer bizim kalkmamızı dileseydi kalkardık! dedim. Ben böyle söyleyince dönüp gitti ve bana hiçbir karşılık vermedi. Sonra O’nun giderken dizlerini döverek ve ‘İnsan tartışmaya ne kadar da düşkün böyle!’[16] ayetini okuduğunu duydum.” [17] Sonuç Ancak her ne kadar aileler/eşler üzerlerine düşen şer’î hükümleri yerine getirerek kendilerini ve çocuklarını cehennem azabından korumaya çalışsalar da aileleri ve nesilleri ifsat eden bir sistemin çatısı altında yaşadığımız gerçeğini unutmamak ve mutlaka bu gerçeğe vurgu yapmak gerekmektedir.Yani kaygılı aileler kendi çaba ve gayretleriyle çocuklarını demokrasinin acı meyvelerinden ve fitnesinden korumaya azami derecede gayret gösterseler de üzerlerine tatbik edilen fasit nizam bir taraftan yıkıma devam etmektedir. Gittikçe de ateş çemberi daralmaktadır. Nesillerimizi korumaya yönelik kendimizce önlemler almaya çalışmış olsak dahi nesillerimiz gün be gün ifsat çarkında öğütülmeye bir adım daha yaklaşmaktadır maalesef. Aileyi ve nesli koruyacak olan nizam ancak fıtrata muvafakat sağlayacak İslâm hayat nizamının ta kendisidir. İslâm nizamını hayata kâmil manada tatbik edecek yegâne şer’î yöntem ise Râşidî Hilâfet Devleti’dir. Bugün nesillerimize ve ailelerimize lazım olan şey kaynağı ifsat olan demokrasi ve laiklik anlayışı değil bilakis aileleri ve nesilleri koruyarak bağrından İmam Şafiler, İmam Ebu Hanifeler, gibi genç ulemalar ve Fatih Sultan Muhammed gibi idealist gençler çıkaran Râşidî Hilâfet Devleti’nin yönetim anlayışıdır.
·
73 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.