Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
“Bir turna balığı yediği sazan midesini bozdu diye diğer sazanları cinayete teşebbüse yataklık etmekle suçlayıp hepsine savaş açmış gibi.” İçine düştüğü korkunç durumu böyle özetliyor Otto Silbermann. O korkunç yıllar bundan güzel tarif edilemezdi. Kitaptan söz etmeye bu güzel alıntıyla başlamak istedim. Sonda söyleyeceğimi baştan söylemiş olayım, kitap mükemmel. Uzun süredir beni bu kadar etkileyen bir şey okumamıştım. Kitap 1938 Almanyası’nda Kırık Camlar Gecesi (kristal gece) diye bildiğiniz Nazilerin, Yahudilerin evlerini, iş yerlerini, ibadethanelerini, mezarlarını yağmaladıkları, bir sürü insanın ölümüne sebep oldukları, çoğunun toplama kamplarına gönderildiği o karanlık geceyi anlatıyor. Otto Silbermann saygın ve varlıklı bir tüccardır. Olacakların ayak seslerini işitir fakat gitmek istemez, tüm olacakları fark etmesine rağmen memleketini hayatını geride bırakıp kaçmayı kendine yediremez. Olan olur ve bir gece tüm Yahudi evleri tek tek basılmaya başlar. Otto bir yolunu bulup evden kaçar ve aslında hikaye burada başlar. Sayamayacağım kadar çok seyahat eder ve bu seyahatler esnasında bir çok şeyi sorgular. İnanılmaz etkilendim, uzun süre kitap üzerine düşünmeyi bırakamadım. Kitabın dili inanılmaz vurucu, çeviri ise bana sorarsanız kusursuz. Çevirmen Anıl Alacaoğlu’nun emeğine sağlık. Kötülüğün fitilini ateşleyen iktidarlar mı daha kötüdür yoksa o ateşe körükle gitmeye dünden hazır olan kitleler mi? İyi günde dilimizden düşüremediğimiz değer yargılarımız aslında en ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda neden bizi ilk terk eden olur? Çaresizliğin insana yaptırdıklarının sınırı nedir? Bu ve benzeri sorular üzerine uzun uzun düşündüm. İyi ki okudum, çok sevdim. Gönülden tavsiye ederim. Kitaba Puanım: 10/10 #canyayinlari #almanya #ikincidünyasavaşı #soykırım #travma #kaçış #yolcu #ulrichalexanderboschwitz
Yolcu
YolcuUlrich Alexander Boschwitz · Can Yayınları · 202383 okunma
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.