Gönderi

72 syf.
·
Not rated
·
Read in 17 hours
Herkese merhaba . Bugün size Amerikalı Feminist yazarımızın korku hikâyelerini yorumlamaya geldim . Delirerek özgürleşmek ister miydiniz? Duvardaki desenleri,çizikleri hiç anlamlandırmaya çalıştınız mı? "Duvarda gezinen bir şeyler var... Hayır,birisi var..." Kitabımızın içerisinde 4 farklı hikâyeye eşlik ediyoruz. Yorumuma ilk önce kitabın da ismi olan Sarı Duvar Kağıdı isimli otobiyografik metaforlar içeren hikâyeden başlamak istiyorum : Yazarımızın çocuğu olduktan sonra ağır bir sinir hastalığı, depresyon (postpartum psikozu,histeri) geçirir. O dönemin ünlü doktoruna giden yazarımıza doktor 'istirahat tedavisi' önererek düşünmemesi ve yazmaması gerektiğini de çok net belirtmiştir. Fakat hayata bağlılığı yazmak olan birine yazı yazma demek ne kadar sağlıklıdır? Yazarımız başta bu kurallara uyup kendini iyi hissettiğini sansa da sonradan yavaş yavaş delirdiğini hisseder. Nefes alabildiği tek yer olan yazı yazmaya da kaldığı yerden devam etmeye bu noktada karar verir,iyileşir.Sarı Duvar Kağıdı isimli eserini de faydasız bulduğu bu tedavi yönteminden sonra kaleme almış ve tedavinin gidişatını yeniden değerlendirmesi umuduyla doktoruna göndermiştir. Bu hikâyeyi okuduktan sonra doktorun bazı tedavi yöntemlerini değiştirdiği de söylentiler arasında . "İnsanları delirtsin diye değil,delirmekten kurtarsın diye yazıldı işe yaradı da." Bazen işini en iyi yapan kişide olsa doktorun, tek çare sensindir. Otobiyografik ögeler içeren Sarı Duvar Kağıdı'n da, isimsiz kadın ana karakterimiz çocuğu olduktan sonra depresyona girer. Doktor olan eşi, uzak ve görkemli bir evde eşini dinlenmesi için 'istirahat tedavisi'ne alır. Edebiyata aşık olan kadının yazı yazmasını, kitap okumasını da yasaklar. Fakat kadın, gizli gizli yazarak günlük tutmaya devam eder. Biz de onun gözünden hikâyeye kavuşuruz. Kadın, kaldığı odada yer yer yırtılmış Sarı bir Duvar Kağıdı ile karşı karşıya kalmıştır. Odasını değiştirmek istese de eşi buna izin vermez. Zamanla bu Duvar Kağıdı kadının saplantısı haline gelir. Duvar kağıdının içinde hapsolmuş bir kadın görür. Peki hapsolan bu kadın ya kendi benliğiyse? Anlatıcı, bu kağıdın desenlerinden dışarı çıkmak isteyen kadınlar olduğunu düşünürken,bir taraftan da o kadınlar gibi delirerek özgürleşeceğine inanır. Karakter, dış dünya ile iletişimini kestikçe kendi iç benliğini anlamaya başlar,gözleri açılır. Etrafındaki kadınların da duvar kağıdının içindeki kadın gibi süründüğünü fark eder. Çünkü onlar da kendilerine dayatılan bu hayata mecburdur.Anlatıcı, özgürlüğünün elinden alındığını hissettiği,kafese konulduğunu düşündüğü için günden güne aklını yitirmenin eşiğine gelmiştir. Kendi olamadığı, toplumun ona biçtiği rolleri reddederek deliliği seçmiştir. Bu kağıt tekrar onarılmayacak şekilde yırtılacak ve hayatını karartan her şey bu kağıtla birlikte yere serilecektir. Toplumsal cinsiyet rollerinin bir kadın üstünde yaratabileceği baskıyı sembolize ediyor Sarı Duvar Kağıdı. Karakter iyileşmediği için kendisini suçlarken aslında çevresindekiler onu anlamıyor,yardımcı olmuyor ve karater sevmediği bir odada hem sarı duvar kağıdıyla hem kendisiyle hem de çevresiyle cebelleşiyor. Karakterin her şeye rağmen yazmasını çok sevdim. Bunalım dönemlerimizde çevremizdekiler hep bir öneri vermeye bizim iyi olmamız için yardımcı olmaya çalışırlar. Fakat insan içinde bulunduğu durumu en iyi kendisi bilir ve anlar. Kimse tam anlamıyla anlayamaz. Sadece anlamaya çalışır. Bu yüzden bir insanı yapmak istediği şeye karşı baskılamak çok yanlıştır. Herkes içinden geleni özgür bırakmalıdır. Yazar,bu hikâyesinde iç sıkıntılarını dile getirmiş,yaşadığı sinirsel çöküntüyü inanılmaz bir derinlikle okuyucuya aktarmıştır. 2. Öykümüz Ben Cadıyken : Kadın karakterimiz,toplumda olumsuz olarak gördüğü durum ve davranışların değişmesi için dilediği dileklerin esrarengiz bir şekilde gerçekleşmesini okurken sisteme de harika bir eleştiri ile karşılaşıyoruz. Bu sorunların günümüzde hâlâ devam ediyor olması ise üzücü. 3. Öykümüz Büyük Morsalkım : Birbirlerine hayalet hikâyeleri anlatan bir grup gencin beklenmedik bir sonla karşılaşmalarına tanık oluyoruz. Alt metinleri kadın ve namus bekçiliği gibi kavramlar. Vee 4. Öykümüz Sallanan Sandalye : Gazeteci olan iki arkadaş pansiyon tarzı bir yerde kapıları birbirlerine açılan oda kiralarlar. Odaların birinde eski bir sallanan sandalye vardır. Karakterlerimiz bu sandalye ile sıradışı bir sona doğru sürüklenir. Nefret temasının çok iyi işlenmiş olduğu bir hikâyeydi. Yazarımızın Kadınlar Ülkesi adlı eserini de İthaki Yayınlarından okuduğum için Sarı Duvar Kağıdı'nı da İthaki Yayınlarının Karanlık Kitaplık Serisinden okumayı tercih ettim. Eserin farklı yayınevlerinde farklı basımları da mevcut. Öykülerin ortak teması kadın ve korkuydu fakat ben okurken korkmadım ve gerilmedim. Belki eserin yazıldığı dönemde 'korku' hikâyesi olarak adlandırılabilir. Hikâyeler,daha çok psikolojik hikâyeler havası verdi bana. Özellikle ben Sarı Duvar Kağıdı'nı çok sevdim. Zaten yazıldığı günden beri başlıca yazarları etkileyen çok tartışmalı ve çok ses getiren bir yazı olmuş . Feminist yazarımızın dili akıcı ve sade. Tavsiyemdir . Vee son olarak -özellikle Sarı Duvar Kağıdı için- Her şeye ve herkese rağmen içinizdeki gerçek kimliği ortaya çıkarmaktan korkmayın bu hikâye size bir umut olsun. Bu hikâyesini bir kadının varoluş çığlığı olarak adlandıralım. Sevgiyle...
Sarı Duvar Kağıdı
Sarı Duvar KağıdıCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 20191,965 okunma
·
110 views
Gökçe okurunun profil resmi
Ayrıca eserin filmi de mevcut. Belki izlerken korkarım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.