Gönderi

DİNİ ŞAHSİYETİN TANIM-I
İnsan bir çok unsurlardan meydana gelmiş, ahenkli ve parçalanmaz bir bütündür ve her insanın, diğerlerinden farklı olarak kendine has bir takım özellikleri vardır. İşte, insanları birbirlerinden ayıran, her insanın kendine mahsus bedenî ve ruhî özelliklerinin tümüne şahsiyet (kişilik) denir. İnsan bu özelliklerinin bir kısmını doğuştan kalıtımla ana-babasından alır, bir kısmını ise sonradan kazanır. Bu nedenle şahsiyet, insanın doğuştan getirdiği ve sonradan ka zandığı özelliklerin karmaşık bir bileşkesidir ve insan fiziki yapısının dışında bu yapıyı da içine alan geniş bir kavramdır. İnsanın bütün duygularını, düşüncelerini, ilgile rini, tutumlarını, yeteneklerini, ihtiyaçlarını, isteklerini, alışkanlıklarını ve bütün davranış özelliklerini kapsar. İnsanın fiziki yapısı (beden yapısı, boy, renk), ruhi yapısı (zeka, mizaç, duygu), ve sosyal çevresi (içinde doğup büyüdüğü çevre, okul, gelenek ve görenekleri, uymak ve kaçınmak zorunda kaldığı dini ve ahlaki emirler) onun şahsiye tini oluşturan faktörlerdir. Şahsiyetin oluşmasında ve gelişmesinde, kalıtımla çevrenin ne şekilde ve ne derecede rol oynadıkları konusu, psikologlarca uzun uzun tartışılmıştır. Bugünkü eğilim, şahsiyet özelliklerini soyaçekimin mi yoksa çevrenin mi meydana ge tirdiğini tartışmak değildir. Çünkü her iki faktörün de etkisi ve önemi kabul edilmektedir. Örneğin, bir kimsenin be den yapısı, zeka ve kabiliyeti onun hayatı boyunca öğrene ceği şeylere, yapacağı davranışlara ve tine önemli etkide bulunur. Tüm bunlar beden yapısı ve zeka sının kapasitesiyle sınırlıdır. Buna karşılık insan, sürekli olarak çevresinde bulunanların, karşılaştığı olayların ve kişilerin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve kültürel şartların, örf, adet ve kanunların, basın ve yayın organlarının ve bunlar gibi daha bir çok faktörlerin etkisine maruz olup, bütün bu karmaşık etkilerin sonucu bir çok şahsiyet özelliklerine sahip olmaktadır. ******* Bu Açıklamalardan anlaşılacağı üzere herkesin bir şahsiyeti vardır. Şahsiyetsiz insan düşünülemez. Ancak günlük hayatta, insanlar şahsiyetli ve şahsiyetsiz diye nitelendirilmektedir. Şahsiyetli insan denildiği zaman, genellikle dürüst, namuslu, şeref ve haysiyetine düşkün, her zaman aynı şekilde davranan kimseler akla gelir. Şahsiyetsiz insan ise hilekar ve aldatıcıdır. Menfaati veya korkusu yüzünden her defasında başka türlü davranışlar gösterir. İşte halk arasında şahsiyetsiz denilen bu kimseler, gerçekten şahsiyetli olmayan değil, şahsiyeti beğenilmeyen insanlardır. Şahsiyetle beraber kullanılan ve zaman zaman birbirleriyle karıştırılan karakter ve mizaç kavramları, birbirleriyle iç içe ancak aynı anlama gelmeyen kavramlardır. Karakter Latince bir kelimedir ve Almanca, Fransızca ve İngilizce'de kullanılmaktadır. Türkçe'de seciye, ayırt edici nitelik anlamlarına gelmektedir. Cansız varlıklar söz konusu olduğunda bilhassa "karakteristik kelimesi kullanılır ki, kendine mahsus ve belirli özelliklere sahip olan bir şey demektir. İnsanla ilgili olarak karakter, bir insanın tutum ve davranışlarındaki kararlılığı ve devamlılığı ifade eder. Yani karakter sahibi olan bir kimse, aynı durum ve aynı şartlar altında daima aynı şekilde hareket eden kişidir. Bu bakımdan karakter, kararlı ve oldukça sabit bir davranış gösterme halidir ve karakter sahibi olan kimsenin hareketlerinde devamlı bir istikrar vardır. Ayrıca karakter kavramına sebat ve metanet (dayanıklılık ) kavramları da dahildir. Kuvvetli karakter sahibi olan bir kimse, bildiği ve inandığı bir şeyi, bazı hoşnutsuzluklara ve tehlikelere rağmen, daima sebat ve metanetle müdafaa etmekten geri durmaz. ****** Görüldüğü gibi karakter, şahsiyetin bir parçası, bir yönü, bir özelliğidir. Şahsiyet insanı ifade etmesi açısından karakterden daha geniş, onu da içerisine alan kapsamlı bir kavramdır. Kişilerin daha çok duygusal yönden özelliklerini belirtmek için kullanılan sakin, enerjik ve sert gibi sıfatlar vardır ki bunlar mizaçla ilgilidir. Ínsanlarda duyguların uyanması, süresi ve şiddeti başka başkadır. Bazı kimselerde duygular, birdenbire ve çabuk uyanır. Bunlar birden bire parlarlar, bazı kimselerde ise duyguların yavaş yavaş uyandığ görülür. Yine bazı kimseler genellikle şen tabiatlı, bazı kimseler gamli ve kederli, diğer bazı kimseler ise sakin ve ciddi olurlar. İşte, duyguların gerek nitelikleri gerekse şiddet ve süreleri bakımından bir insanda mevcut olan vasıflara da mizaç denir. İnsanın mizacı, daha çok yaradılışına bağlıdır fakat yaşanılan çevrenin sosyal şartlarının, başından geçen olayların, alınan eğitimin de az çok mizacı değiştirebilece ğini kabul etmek gerekir.
Sayfa 1423 - sayfa 142-143-144Kitabı okudu
··
58 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.