Bir kitaba beklentiyle başlamak hem çok tehlikeli hem de mutluluk vericidir . Eğer kitap beklentinizi karşıladıysa ne mutlu size ama yok karşılamadıysa artık ne kadar kötü hissedersiniz bilemiyorum . Ama bu kitabı okuduktan sonra bilmem de gerekmedi çünkü kitaba resmen bayıldım . Beni benden aldı Çin ‘ in çetin savaşlarına götürdü . Ve uzunca bir süre ruhum orda kaldı .
Ben her ne kadar beğenmiş olsam da öncelikle şunu söylemeliyim kitap herkesin seveceği şekilde yazılmamış . Bunun sebebi gerek yazarın acımasız olay örgüsü gerek Rin ‘ in beyaz veya siyahtan çok gri bir karakter olması gerek ise ayrıntılarıyla anlatılan savaşlar . Yani size kesin beğenme garantisi vadeden bir kitap değil . Yine de başka birisi için beğenmeme nedeni olarak sayılabilecek bu unsurlar benim kitabı daha çok sevmemi sağladı . Özellikle de Rin ‘ in okuduğum en güçlü kadın karakterlerden biri olması kitaba olan hayranlığımı arttırdı .
Her şeyden öte çok sarsıcı bir dünyası olduğunu söylemem lazım . Ve sanırım bu sarsıcılığını bir yanını gerçek dünyaya dayamış olmasından alıyor . Rin ‘ in maddi durumu , aile yapısı , ten rengi , konuşma aksanı , cinsiyeti ve bulunabilecek diğer tüm bahaneler yüzünden yaşadığı ayrımcılık ; iki kötü seçenekten iyiye daha yakın olanı seçmekteki zorluk ; savaşın geride bıraktığı bina yığınlarında çok ruh kalıntıları . . .
Daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum çünkü kitabı bitireli bir kaç hafta olmasına rağmen olanları düşününce tekrardan bir heyecanlandım . Kitap beni tekrar içine çekmeye başladı .
Yani kısacası kitaba bayıldım . Herkesin okuyabileceği bir kitap değil , zaten herkes okumasın da .
——————————————————————————————————
“ Savaş sanatı mutlaklardan ibarettir . Biz veya öteki . Zafer veya yenilgi . Ara yol yoktur . Merhamet yoktur . Teslimiyet yoktur . “