Gönderi

Nasip işte :)
Adamın biri bir gün dostlarıyla dertleşirken canı sıkkın bir şekilde, "Yahu arkadaşlar, benim bir derdim var. Bu zarar etmek dedikleri şey nasıl bir şey? Merak ediyorum ben. Bu yaşıma geldim, daha bir defa zarar etmedim. Bir verdim, bin aldım. On verdim, yüz aldım." demiş. Arkadaşları, "Derde bak." deyip gülmüşler. "Başka merak edecek bir şey mi kalmadı?" "Yahu merak ediyorum, ne var bunda? Zarar etmek nasıl bir şey? Ne yapsam ben zarar ederim? Gülmeyin de deyin hele." Şakayla karışık cevap vermiş arkadaşları: "Kolay, Sen hac zamanı Medine-i Münevvere'den hurma al, İstanbul'a getir. Kurban Bayramı'ndan sonra da götür Medine-i Münevvere'de hurmaları sat. Bak bakalım, zarar ediyor musun, etmiyor musun?" Hac zamanı hurma pahalı tabii, talep çok. Sonra fiyat düşüyor. Bir de nakliye maliyeti... "Hah, pek güzel! Kesin zarar ederim, ben bunu yapayım." demiş adam. Hurmaları alıp getirmiş, üç ay kadar sonra kervanı hazırlamış. Nasıl zarar edildiğini görmek için kendisi de karışmış kervana, düşmüşler Medine-i Münevvere'nin yoluna. Tabii, yolculuk uzun sürüyor. Çölün orta yerine geldiklerinde askerler gelip kervanı durdurmuşlar. "Hayrolsun beyim. Ne yaptık, bir kusurumuz mu oldu?" ''Durun, durun! Hata değil. Siz Mevla'nın ihsanısınız bize." "Hayırdır?" "Biz filan devletin askerleriyiz. Padişah efendimiz bu çölden geçiyordu. Bir yerde konakladık. Padişah baba yadigarı yüzüğünü kaybetti. Günlerdir o yüzüğü ararız. Asker açlıktan kırılmak üzere. Sizi bize Mevla gönderdi." "Ne istiyorsanız veriyoruz, bütün hurmalarınızı alıyoruz." Adam "Satmam!" demiş. "Yahu niye satmıyorsun? Kaç lira bu? Diyelim ederi on akçe, biz sana yüz akçe vereceğiz.” ''Satmam!" demiş adam. "Bin akçe verelim?" "Satmam!" Tabii böyle deyince palas pandıras almışlar adamı, padişahın huzuruna çıkarmışlar. Padişah, "Bak, askerimiz telef oldu. Aç, susuz, perişan vaziyetteyiz burada. Ederinden de fazla veriyoruz. Niye satmıyorsun?" demiş. Adam, "Hünkârım, ben ne yapsa zarar edemeyen bir adamım. Bir defa zarar edeyim diye böyle bir iş yaptım. Şimdi gidip bunu satacağım, satınca da zarar edeceğim lakin sizinkiler karşıma çıktı. Ben bu hurmaları size satarsam yine zarar edemeyeceğim." deyip sinirle ellerini yere vurmuş. Aa, o da ne? Avucunda toza toprağa belenmiş bir şey. Kekeleyerek "A-a-aradığınız yüzük bu-bu muydu?" demiş. "Ver bakayım." demiş padişah, "Evet, babamın yüzüğü bu!" Askerlerine dönmüş. "Bu adamdan yola yetecek kadar hurma alın. Ağırlığınca da altın verin." Hasılı adam gene zarar edememiş.
··
69 views
Çay’candır ☆ okurunun profil resmi
MaşaAllah Cankız ne güzel yazmışsın 🤭🤭 bunu bende yazmak istemiştim ama baktım hiçç mecalim yok kendime sakladım 🙈🙈
Hayalperest ♡ okurunun profil resmi
Yazmadım ki🙈🙈😅 PDF olduğu için kopyala yapıştır yaptım, biraz da düzenledim. O kadarcık yanii🥴😅😅 Yine de teşekkür ederim🤭💛💛
8 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.