"Bilim, bir bilgi bütünlüğünden çok bir düşünme biçimidir. Amacı Dünya'nın nasıl işlediğini bulmak, olası düzenekleri araştırmak, tüm maddenin yapı taşı olabilecek atomaltı parçacıklardan yaşayan organizmalara, sosyal insan toplumuna ve oradan da evrenin tamamına değin her şeyin birbiriyle nasıl bağlantılandığını derinlemesine anlayabilmektir. Sezgilerimizin asla yanılmaz bir rehber olmadığını, eğitim ve önyargılar ya da dünyadaki oluşumlara zaten kısmen açık olan duyu organlarımızın yetersizliğinin algılarımızı çarpıtabileceği, öyle ki, sürtünmesiz ortamda yarım kilo kurşunun bir gram tüyden daha hızlı düşüp düşmeyeceği gibi açık bir soru bile, hem Aristo hem de Galileo'nun zamanından önceki hemen herkes tarafından yanlış cevaplandırıldığını söylüyor. Bilim deneye dayanır, köhne sabit fikirlere istekle meydan okuyabilmeye, evreni gerçekte olduğu gibi görebilme şeffaflığına yaslar sırtını. Bu yüzden de bazen cüretkârlık, en azından basmakalıp bilgeliği sorgulayabilecek cesaret gerektirir." Bu cümleler aslında kitabın özeti pozisyonundadır, temel çıkarım budur. Sagan, burada evreni anlayabilmenin tek yolunun onun işleyişini sağlayan kuralları araştırmak ve anlamak olduğunu ve bu sürecin aynı zamanda bilimin kendisi olduğunu söyler. Yeni teorilerin eskinin onaylanmış sonuçlarını koruyarak yeni bir dizi öngörüde bulunması ve her iki bakış açısı arasında belirgin bir farka izin vermesinin klasik bir bilim geleneği olduğunu - ki akademik araştırmaların temeli budur - savunur. Sagan'a göre problemlerimizin hem sebebi hem de çözümündeki temel element bilim ve teknolojidir çünkü insan eylemlerinin sadece yerel değil, küresel alanda da olumsuz etkileri vardır. Peki bu neden böyledir? Teknolojik bir gelişmenin negatif insani sonuçları olacağına dair bir hüküm birileri için para kaybı demektir. Salt dolaylı kanıta sahip olmanın bazı sıkıntıları vardır, bu durumda felaket gelip çattığında onunla baş edilmek için artık çok geçtir. Evet kitap amaçladığı gibi Bilim Aşkı Üzerine Düşünce analizi yapıyor ve çok da tatmin edici savlar ortaya koyuyor, süreç boyunca her sayfada Sagan'ın karşınızda sizinle o klasik sohbet ediyormuş hissiyatını alıyorsunuz ancak okurken Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı kitabı ile ister istemez bir kıyasa girmiş halde buldum kendimi çünkü o kitabı bayılarak dönüp dönüp okumuştum. Broca'nın Beyni bana aynı keyfi vermedi çünkü kitap ağırlıklı olarak (%80) gezegenler ve uzay teorileri üzerine, yani teoride fizik ve astronomiye indirgenmiş savlar var, açıklamalar da buna paralel olarak alanyazındaki formülasyonlar üzerine, tamam Sagan'ın alanı bu ve adamın vermek istediği de bu ancak kıyas yaptığımda yine bu kitap çok teorik kalıyor. Özellikle Venüs ve Dr Velikovsky bölümünde çok fazla terim ve formüller vardı, dili ağırdı ve alanı olmayan birisi için anlaşılması zor bir hale bürününce o kısım oldukça sıkıcı ve karmaşık geçti maalesef. Ama adam bize beni herkes okusun demiyor zaten :) Sagan bizim için temel kaynaklardan biridir ve kitabı bütünüyle ele aldığımda doyurucu bir içeriğe sahiptir, kısacası Sagan baş tacımızdır. Gelsin bakalım Kozmos.. Keyifli okumalar dilerimm...