Gönderi

Ezilen ulus milliyetçiliğine geri dönüş
Kürtlerin Fanon'cu ezilen ulus milliyetçiliğine geri dönmesi artık bir zorunluluktur. Eskiden bildikleri ama artık unuttukları bu milliyetçiliğe göre, ezen ulusun milliyetçiliği ile ezilen ulusun milliyetçiliği bir olamaz; ezen ulusun milliyetçiliği tekçi, soykırımcı, tahakkümcü bir milliyetçiliktir; ezilen ulusun milliyetçiliği ise ezen ulusun tahakkümünden kurtulmaya yöneliktir. Bu, tahakküm bittiğinde son bulacak bir milliyetçilik türüdür. Kürtler ulusal özgürlüklerini elde etmeden ulusların gereksiz olduğu sonucunu çıkarmamalıdır ve ulusal özgürlüklerini elde etmeden demokratik ulus gibi bir fikriyat için çabalamaları zarardan başka bir şey değildir; çünkü bu işgalin, tahakkümün ve soykırımın devam edilmesini, yeniden üretilmesini sağlamaya yarar. Avrupadan ithal edilmiş ve üzerine hiçbir şekilde düşünülmemiş bu soyut enternasyonalizm fikrinin ulusal özgürlüklerini zaten elde etmiş milletlerin arasından çıktığını unutmamalı, avrupamerkezciliğine düşmemelidirler. Yani türkler milliyetçi olmayabilir, ama Kürtler milliyetçi olmak zorundadır. Kürdistan ve Kürt milletinin dil, tarih, toprak ve kültür yönünden total bir soykırıma uğraması; bu halkın toprağı ve doğasının sürekli tecavüze uğraması, dilinin yok olmaya yüz tutması, kültürel ve tarihsel mirasları, tarihsel varoluş süreçlerinin saptırılması, yok edilmesi ve/veya başkalarına mal edilmesi, insanlarının öldürülmesi gibi şeyler bazılarına önemsiz gelebilir. Türklere zaten gelir, ama anadolu'da (yani Kürdistan'ın batısında) yaşayan ya da dilini bilmeyen hdp'li Kürtlere, Kürdistan'da yaşamayı düşünmeyen, orasının onlar için pek bir önem arz etmediği Kürtlere de önemsiz gelebilir. Mesela bir anadil bu gibi insanlara basit bir "folkorik motif, kültürel öğe" gibi gelebilir. Bunun yerine türklerin işgal ettiği bir diğer yer olan anadolunun batısında, Akbelen denen yerde, işgalci zihniyetlerini bırakamamış, türkçülüklerinden arınamamış insanlarla dayanışmayı tercih edebilirler. Ama bu umursamazlık da bunca haksızlığı, zulmü, tahakkümü ve şerefsizliği yeniden üretmelerini sağlar. Çünkü meseleye Kürdistan'dan değil, 'türkiyeden' bakmaya devam ederler, onlar artık 'türkiyelidir.' Kesişimsel mücadele artık varlığınızı tamamiyle kabul etmeleri şartıyla mümkün olmalıdır. Yani Kürdistan'ın ve Kürtlerin varlığını kabul eden, Kürdistan'ı işgal eden devletlerin Kürdistan'dan çekilmesi gerektiğini, Kürdistan'ın bağımsızlığını savunmaları ŞARTIYLA kesişimsel bir dayanışma örülmelidir. Başka türlüsü özsaygısızlıktır. "Kesişimsellikte karşılıklılık" denebilecek bu ilkeye karşı anarşistlerin "hepimiz özgür olana dek hiçbirimiz özgür değiliz" ilkesine ne olacak diye sorulabilir. Hâlâ doğru bir ilkedir. Ama bu ilkeler her yerde, her koşulda, her şekilde, her zaman geçerli olabilecek matematik ya da fizik kanunları değildir, kusurlu insan zihninden çıkmış kusursuz olamayacak prensiplerdir. Anarşistlerin bu ilkesi de Kürtler ve Kürdistan için ince düşünülmesi gereken, bodoslama uygulanamayacak bir ilkedir. Sözgelimi 2 kişi yerde sürünüyorsa birinin diğerini sürünmekten kurtarması için 'ayağa kalkması' gerekebilir. Kürtler her zaman sürünme durumundadır ve sürünür vaziyetteyken başkalarını ayağa kaldırmaya çalışmaktadır. O ayağa kalkanlar ise kalktıktan sonra Kürtlerin sürünmemeleri için bir şey yapmadan yollarına devam etmektedirler* çünkü onlara göre Kürtler için sürünmek normal bir durumdur, anormal değildir, bu çoğu Kürt için de böyledir. Sürünmek normal ve basit bir bakışla yanlış bir şey olarak görünebilirken, söz konusu Kürtler olunca, yaşadıkları bu 100 yıllık sürünme durumu haliyle alışılmış ve normalleştirilmiş bir duruma dönmüştür. Normalde olağanüstü hal olması gereken bu hal, artık Kürtlerin gözü de dahil olmak üzere herkesin gözünde olağan bir hale dönüşmüştür. Kürtlerin Kuzey Kürdistan'da yaşadığı 100 yıllık bir istisna halidir. Kürtler için bu hal işgalcileri def ettikten sonra son bulabilir, işgalciler içinse Kürtler yok olduktan sonra. Dolayısıyla, Kürtlerin önce kendini düşünmesinden daha doğal bir şey yoktur, 'Kürt' çatısı zaten kendi içinde birçok kesimi barındırmaktadır; Kürt LGBTİQ+ ferdini de, Kürt kadınını da, gencini, yaşlısını, işçisini, öğrencisini de, doğasını da.. Sonuç olarak Kürtlerin derdi kendilerine yeter de artardır. Önce kendilerini düşünmeli ve kendi davalarına saygılı kesimlerle dayanışma içerisine girmelidirler.
··
622 views
Welat Boran okurunun profil resmi
* Birileri bir lütufmuş gibi "Kürtler vardır, dilleri vardır, Kürdistan vardır" dedi diye sürünmemelerine yardımcı oluyorlar, hiç yoktan iyidir gibi bir akıl yürütme safi zarardır, aşağılık kompleksinin ürünüdür. Çünkü onlar sizi var kabul ederken de "ayrı ve bağımsız" düşünemeyenlerdir.
Welat Boran okurunun profil resmi
Aklıma geldi; Fanon ezen-ezilen ilişkisine karşı çıkma maksadıyla afrikada bir egemenin olmamasını ve avrupa birliği 'gibi' bir afrika birliğini savunmuşken, bunu illa Kürdistana uyarlamaya çalışacaksak t*rk solunun dediğinin aksine Kürdistanın "birliğini" de savunabiliriz..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.