Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ŞERİAT’E HAKARET ETMEK
Şeriat’ın Türkçe sözlükteki karşılığı şu : ‘’Kur'an'daki ayetlere, Hz. Muhammed'in (sav) sözlerine dayanan İslam kanunu, İslam hukuku.’’ Yani bunu biraz daha açarsak şu sonuçla karşılaşırız: Şeriat = Din . İslam Şeriatı , Yahudi Şeriati gibi ifadeler, o dinin muhtevalarını ifade etmek için kullanılır. Şeriat, direkt dini ifade etmek için de kullanılabilir. Goşist eylemlerde bazen duyduğumuz provoke edici sloganlarda ‘Kahrolsun’ (haşa!) denilerek Şeriat’a dil uzatanlar, aslında bizzat İslam’a dil uzatıp, hakaret etmektedirler. Halkın bir kısmının (hatta büyük bir kısmının) inandığı değerlere alenen hakaret etmek demektir Şeriat’e hakaret etmek! Ancak ülkemizde anarşist eylemlerde sokaklarda, sosyal medyada hatta mecliste bile Şeriat aleyhine galiz ifadeler kullananlar bulunmaktadır. Şeriat derken dini kastetmediklerini söylemeleri de gülünç bir savunudur! Irak’ta, Afganistan’da yaşanan ve Şeriat’ın tasvip etmediği hadiseleri bahane ederek Şeriat mefhumu aleyhinde konuşanlar, ‘’demokrasi’’ adına Irak’ta, Afganistan’da yapılanlara nedense ses çıkartmamışlardır. Irak’ta boğazına ip bağlanarak Abd’nin vahşi askerleri tarafından işkenceye uğrayan adamların, hapishanelerde tecavüze uğrayan kadınların, Afganistan’da cesetleri üzerine Abd askerleri tarafından işenen insanların, demokrasi uğruna maruz kaldıkları işkenceler demokrasiye mâl edilmediği gibi bu aşağılık fiili işleyen emperyalist devletlere de ses edilmemiştir. Fransa’nın demokrasi adı altında Afrika kıtasında yaptığı zulümler mevzubahis bile edilmezken, İngiliz Kraliyet ailesinden ayrılarak ABD'ye yerleşen Sussex Dükü aşağılık Prens Harry’nin Afganistan'daki görevi sırasında 25 kişiyi öldürdüğünü ve bundan utanç duymadığını belirtmesi söz konusu bile olmamıştır. Batı’ya duyulan kompleksli hayranlık belki bu ezik tavrın bariz sebebi olsa da bu çelişkili anlayış oldukça düşündürücüdür. Senelerce bizlere Arapları ve diğer Müslüman halkları kötü tanıtanlar bunu oldukça cahilane bir şekilde yaparak gülünç duruma düşmüşlerdir. Mesela Afrikalı siyahi insanlara ‘Arap’ diyerek , hem Arap’ların beyaz tenli olduğunu görmezden gelmiş, hem de siyahi vatandaşları sürekli ‘kötü’ tasvir ederek ırkçılık yapmışlardır! Sakallı, cübbeli mütedeyyin insanların, köy imamlarının, namaz kılan insanların kötü karakter olarak gösterilmesi de ucuz numaralardandır. Filmlerde, tiyatrolarda dini değerleri istihza edip, sürekli Osmanlı’yı aşağılayarak, dindar insanları hedef alarak algının en âlâsını yapmışlardır. Sosyal medyanın çirkin üslubu ve müstear bir rumuzun ‘la edri’ gizemi ile yazılanlar korkunç boyuta ulaşmıştır. Bu yorumları okuyunca hayrete düşmemek mümkün değil! Bir de ‘sokak röportajı’ denen saçmalık var! Eline mikrofon alan ve yoldan geçen insanları soruları ile birbirine düşürerek tahrik eden bu siyasi platformların, kendileri gibi düşünmeyen vatandaşlara olan tavırları ise irite edici. İşlek caddelerde ‘Şeriat mı? Laiklik mi? ‘ gibi sorular soruyorlar bir de. Şeriat’ın anlamını bilmeyen insanlara böyle bir soru sorulması da manidar olsa gerek! Temel dini bilgilerden bile mahrum yetişen insanların vebali ne olacak? Din Kültürü dersi gerçekten tatmin edici mi? Hiç değilse İslam’a ait kavramlar, Şeriat mefhumu, iman bahsi, Tevhid, elfaz-ı küfür yeni nesillere öğretilmelidir. İslam’ın hayatımızın hiçbir alanında olmadığı fakat infial olan her hadisede ‘Müslüman ülkeyiz ama ‘ örneği verildiği zamanlardayız. İslam hukukunun emrettiği cezalar şayet uygulansa suç oranı ne kadar düşer varın siz düşünün. İslam hukuku yoksa, Müslümanlık namına insanlara bir şey öğretilmiyorsa, onlardan Müslümanca yaşamalarını beklemek ya da yaşantılarını Müslümanlığa mâl etmek nedendir? İslam’a inanmak İslam’ı bütünüyle kabul etmektir. Bakara Suresi 85. ayetin mealinden bir kısım : ‘’ … Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir. ‘’ Biz Allah’a iman ederek, Müslümanlığı kabul ederek bütünüyle kabul ettiğimizi ilan etmiş oluyoruz. Amelde eksiğimiz, kusurumuz olabilir lakin iman ve itikat konusunda hiçbir şüphemiz yoktur. Bu dine bütün benliğimizle fedayız. Büyüklerden birisine ait altın bir söz: ‘’ İman, dağlar kadar günahı kaldırır, ama zerre şüpheyi kaldırmaz ! ‘’ 07.08.23
··
1 artı 1'leme
·
335 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.