"16. yüzyıl bir büyük krallar çağı olmanın yanı sıra uluslararası taht oyununda kendi rollerini oynayan büyük kraliçelerin çağıydı. Rutenyalı köle kız Osmanlı İmparatorluğu'na yeni bir olasılık örneği verdi."
.
.
.
Öncelikle iyi ki Venedikliler var diyeceğim, çünkü onlar olmasa erkek hegemon dünyada, bir de Doğu toplumlarında saray kadınları hakkında bu denli bilgiye sahip olamayacaktık. Tarihi hâlâ dizilerden, filmlerden öğrenen bir kitle var malum. Gerçekten en yaygın bilgiye değil, en gerçek bilgiye dayanarak yazılan ve tek odağı reyting olmayan senaryolar elbette takdir edilesi, ancak durumun tam tersi olduğu da açık. Bu kitleden olmak istemeyenler ve özellikle kadınlara dair bilgi edinmek adına 
Leslie P. Peirce 'ın 
Hürrem Sultan eseri mükemmel bir kaynak.
Dünyada adı kayıtlara birebir geçen, diplomaside kadın etkinliğini kısmen başlatan, cariyelikten ve kölelikten azledilip nikahlanmayı başaran bir kadın Hürrem. Ancak hemen her güçlü kadının tarihte anıldığı gibi, kendisi de cadılık, büyücülük gibi karalamalarla anılıyor. Kadınlardan bu kadar korkulması günümüzde dahi mümkünken, o dönem için Hürrem'in suçlanmasına şaşmamak gerek. Kadınları türlü entrika düzeni içine hapseden zihniyet, harem sistemi, kölelik hiçbir şekilde eleştirilmez, kardeş katli, daha da ötesi evlat katli meşrulaştırılırken, Muhteşem Süleyman'ın gazasıyla gaza gelip, padişahlık sistemine methiyeler düzüldüğü yerde kadınların cadılık ve büyücülükle anılması normal.
Pierce, Hürrem'in gerek kökeni, gerekse yaşamı açısından her bir bilgiyi tek tek değerlendirmiş ve asılsız dedikodular yerine tarihi kayıtlara dayalı gerçek bilgiler sunmuş. Sadece saray curcurnası ve kişisel düşmanlıklar değil Osmanlı'nın en güçlü dönemine de ışık tutmuş. "Kadınlar Saltanatı" dönemini öğrenmek için ideal başlangıç kaynağı. Tavsiye ederim.
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.