Gönderi

219 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 18 hours
Tam köprünün üzerinden geçerken incelemeyi paylaşmak bize nasip oldu şükürler olsun. Herkese merhabalar, iyi akşamlar olsun. Lale Devri ve Patronalıların hikayesi olarak lanse edilse de ben bu eserin yalnızca bir hikaye ve kurgu olduğuna nasıl inanayım şimdi? Kubilay Han’ın Gelini kitabında da yazarın eserlerinin inandırıcılığının oldukça yüksek olduğunu ve inanması güç olaylar yerine gerçek gibi etki altına aldığını anlatmıştım. Gerçi bu romanda o döneme ve o dönemin meşhur insanlarına odaklanıp bunların hikayeleştirildiğini biliyorum ama sanki yaşanan her şey gerçek gibi. Doğru olan ise anlatılanların gerçeklik payının çok yüksek olduğu. Aynı zamanda bir ihtilal romanı olması çok önemlidir yani yazar kitaba başlamadan da bu durumu belirtir ve der ki: Bu kitap Büyük Türk ulusunun bitmeyen sonsuz ihtilallerinden birinin canlı bir romanıdır. Bey zihniyeti, padişah, sadrazam, ağa ve diğer herhangi bir ad altında olursa olsun halkın üstünde yaşamak istedikçe bu romandaki dava olduğu gibi kalacak. Halka dayanmadan yapılan ayaklanmalar bir kargaşalık (ihtilal) biçiminde olacak, hiçbir vakit bir devrim (inkılap) olmayacaktır. Ancak şu unutulmamalıdır. Patrona Halil İsyanı bir devri kapatmıştır. Nedir o devir? Bizim hazırlık sürecini ve işleyişini okuyacağımız bu isyanın kapattığı devir meşhur Lale Devridir. Bu isimlendirme de zevk sefa içine düşüp halkı ve onların acısını, sorunlarını ve sıkıntılarını unutan yönetimdir. Yani bahsedilen o çiçekli böcekli durumlar çok daha sonrasıdır. Çünkü Damat İbrahim Paşa bu lüksün adeta mimarı olunca sorun ve sıkıntı içinde olanlar buna karşı durmuş, hiçbir cevap alamadıkları gibi kimse de kendileriyle muhatap olmamıştır. Aslında isyan ettikleri durum onları haklı çıkartırken yaptıkları işe destek bulamamaları onların sonunu hazırlamıştır. Yani Damat İbrahim Paşa idam edildiğinde aslında bitebilecek olay insanların gaza gelmeleri ve öfkelerinin geçmemeleri neticesinde padişahı yönetimden alıp yeni padişah yapmaya kadar ilerleyince bazı şeyler de değişmiştir. Hain olmak ile kahraman olmak arasındaki o görünmez çizgiyi aşmak işte bu kadar kolaydı ama amaç olarak, düşünce olarak doğru; uygulama olarak yanlış bir isyan olduğunu söylemek sanırım en doğrusu olacaktır. Diğer yandan bu kitapta bizler 1718-1730 arasına tarihli bir dönemi okuduğumuzu öğreniyoruz. Çünkü Patronalı Mustafa ismine hayat veren karakterin yaşaması bir yana devrin padişahının Üçüncü Ahmet olduğunu öğreniyoruz. Kendisinin 27 yıllık padişahlık dönemi olduğunu belirtelim. Hikayeden çok sosyal durum benim ilgimi çekti ve açıkçası bıkkın olan canımı da bir hayli sıkkın hale getirdi. Çünkü okurken gördüğümüz pek çok yolsuzluk ve halka yapılan zulüm var. Sayfasını unuttum ama bir yerde halk sıkıntı içinde yaşarken siz bu garibanı mı dövüyorsunuz diye Patronalı’nın ortaya çıktığı kısım vardı. Sarayın oldukça lüks içinde yaşaması ve halkın sefalet çekmesi en çok değinilen noktalardandı. Zaten bu devir çiçeklerin anlatıldığı, baharda kırlarda koşanların olduğu bir devir değil zevk ve sefa devri olduğu için bu ismi almış daha sonradan anlamı değiştirilmeye çalışılmıştır. Bunun anlatımını yazar epey iyi yapıyor ama diğer o milliyetçi kahramanlarının bulunduğu, Cüneyt Arkın belgeseli tadındaki kitaplarının lezzetini bu kitapta bulamayacağımızı da belirteyim. Bu kitabın elimde pdf olarak da baskısı bulunduğunu söylemek istiyorum. Yazarın tüm kitapları için iletişime geçebilirsiniz. Bundan sonra incelemelerime daha evvel o yazara ait okuduğum kitap inceleme linklerini de eklemeyi düşünüyorum. Şimdi, artık yılların ardından yerli yazarlarımıza son veriyor ve yabancı yazarların çeviri eserleriyle devam ediyoruz. Listemde 6 adet kitap var ve bunlar benim için çok farklı bir değere hitap ediyorlar. Hepimize iyi okumalar dilerim..
Patronalılar
PatronalılarAbdullah Ziya Kozanoğlu · Atlas Kitabevi · 196624 okunma
·
85 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.