Gönderi

Coğrafyacı El-Mesudi, soğuk, karanlık iklimleri yüzünden Avrupalıların "bedenlerinin geniş; tavırlarının iğrenç, davranışlarının sert, kabiliyetlerinin donuk, dillerinin ağır" olduğunu açıklamıştır. Müslüman düşünürlerin başarılarının en bariz örneği matematikti. 762'de halife Mansur yeni başkenti Bağdat'ı, Yunan matematikçi Öklid'e bir iltifat olarak mükemmel bir daire şeklinde yaptırmıştır. Mansur rakip Pers öğretilerinin yeniden canlandırılması destekleyecek ve Çin'e yerel savaşlarında binlerce paralı asker gönderecek kadar kendine güvenen bir hükümdardı. Bağdat'taki araştırma merkezi, kütüphane ve üniversite karışımı olan Bilgelik Evi; hukuk, astroloji, tıp, coğrafya ve başka birçok alan tartışılıyordu. Özellikle matematiğe değer veriliyordu. Bunun sebebi neydi? Altında yatan sebeplerden biri astrolojiyle alakalıydı. Müslümanlar tıpkı Hristiyanlar gibi astrolojinin geleceğini gösterdiğine inanıyorlardı ama "araçlarda ve zaman tutmada kesinlik gerekiyordu, yıldız tabloları hazırlanırken sadece dakikaların derecelerine değil saniyelere ve ötesine bakılmalıydı". Bir başka sebep doğru ölçümlerle sahip oldukları geniş alanların gerçekçi haritalarının çize- bilirlerdi. Daha da ötesi, dünyanın rotasyonunu ve eğriliğini anlayarak namaz kılarken Mekke'nin kesin yönünü hesaplayabilirlerdi. Bu rakamlar ile kalıplara olan mistik, emperyal ve dini aşka bakarsak Abbasilerin matematiğe olan hayranlığı anlam kazanıyor. Dünyanın eğriliğini hesaplamak doğru formülleri kullanmaya çalışan halife Memun, araştırmacılarını güneşin irtifasını ölçmeleri için çöle gönderdi, onları zıt yönlere gidecek iki gruba ayırdı. Araştırmacılar ilerlerken ölçüm yapacaklardı ve ölçümleri meridyende bir derece ilerlediklerini gösterene kadar devam edeceklerdi. 820'lerde Avrupalılar Memun'un ne yaptığını anlamazlardı. Neden yaptığını ise hiç anlamazlardı, tıpkı Kaptan Cook, Güney Pasifik'e geldiğinde yerlilerin sekstant ve teleskopları anlamadıkları gibi. Fakat Müslüman matematikçiler tek başlarına çalışmıyorlardı. Bir süre önce, 771'de, bir grup Hindu bilgin sinüs fonksiyonunu bir açıklamasının bulunduğu bilimsel metinlerle Bağdat'a gelmişlerdi, bu açıklama Müslüman düşünürler tarafından geliştirilecek ve modern cebire dönüşecekti. Çağın en büyük matematikçisi Muhammed Harizmi büyük ihtimalle Özbek'ti. Harizmi Güneş, Ay ve beş büyük gezegenin kesin pozisyonlarını gösteren matematik tabloları tamamladı, böylece gün içerisinde zaman tam gösterilebiliyordu. Hint numara sistemleri, bugünün "Arap numaraları", sıfırın ve ondalık kesirlerin kullanımı Harizmi'nin yeni dünyasında önemli bir yer tutuyorlardı. Harizmi'nin tamamlama ve dengeleme ile hesaplama üzerine yazdığı cebir kitabı, Harizmi'nin tablolarını coğrafya bilimindeki kanıtlar için kullanıyor. Harizmi'nin uzmanlıkları arasında ikinci dereceden denklemler de vardı, bu denklemler modern bilgisayar bilimi için esastırlar. Harizmi'nin matematiğine, Yunan ve Sanskritçe kaynakların kapsamlı çevirileri, astronomi, tıp, doğal bilimler, mühendislik, su idaresi ve harita yapımını eklersek Abbasi İmparatorluğu'nun ne kadar gelişmiş olduğunu anlayabiliyoruz. Bu genç bir İslam'dı, açık görüşlü bir İslam, açık ve dünyaları keşfe çıkan, dindar fakat tutkulu bir şekilde pratik ve entelektüel olarak hırslı bir İslam. Perspektifi Sahra Altı Afrika, Hindistan kıyıları, Kızıl Deniz ve hatta Rusya'yı içeriyordu. Abbasi başarısı büyüyüp olgunlaşırken, Sicilya'nın Normandiyalı kralı II. Roger gibi bazı batılılar, onlardan öğrenmeye hazırdılar. Ama papalığın yükselen gücü birleştirici bir dava arıyordu ve Müslüman halifeleri, ağza alınmaz çok eşli kâfirler olarak görüyordu. Birine karşı sefere çıkıp ondan bir şeyler öğrenmeye çalışmak zordur. Eğer Endülüs'ün rakip Müslüman âlemi var olmasaydı, bu değerli bilgileri çoğu Avrupa'ya daya yüzyıllar boyu ulaşmazdı.
Sayfa 216 - Yakamoz YayınlarıKitabı okudu
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.