Gönderi

168 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 11 days
Bir Kitaptan Daha Fazlası :)
#213410116 Bazı insanlar doğuştan böyledir işte, yalnız. Yaşamları boyunca birilerinin yanında üçüncü kişi veya yan karakter olurlar. Diğer insanlar gibi ilişkileri yoktur. Canları sıkıldığında ne oldu diye soran, arayan yoktur. Her an başkalarının telefon seslerini dinlerler, başkalarının yaşadıkları anları. Hayatları boyunca kendilerini bir kalıba sokmaya çalışırlar, birini sevmeye, bir işe ait olmaya, yaşam amacını bulmuş bir insan olmaya. O hariç herkes yaşamanın amacını bulmuş gibidir. Kendilerine mükemmel uyan bir meslek, bir ilişki ve bir ideoloji. Fakat bu insan okyanus dalgalarının dibine yavaş yavaş gömülen bir taş gibidir. Ne yukarı çıkabiliyordur ne de istediği hızda aşağı inebiliyordur. Sonsuzluk gibi görünen bu sürecin içinde tek başına boşlukta süzülüyordur. Diğer insanların hayatlarını inceler ve sanki onlar bunu hiç dert etmiyormuş gibi gözükür. Benim yapamadığım da onların yaptığı ne var der. Hemen hemen hepsinin hayatının aynı olduğunu görür. Madem bunun yolu bu ben de denemeliyim diye bir karar alır ve denemeye başlar. Fakat hiçbirinin kendine uymadığını görür, uyduğunu düşündükleri ise tam tersi onu bırakarak ondan uzaklara gider. Bundan sonra daha da içine kapanır diğer insanlar artık çirkin ve anlamsız gelmeye başlar. İçinde durduramadığı bir kin ve kıskançlık büyür. Hayatından iyice uzaklaşmaya başlar, enerjisi düşer ve güzel şeylere olan beklentisi sıfıra iner. O, adeta bu kaderin içine doğmuştur ve artık inkâr aşamasını geçip kabullenmelidir ama bunun yolu bu mudur? O da bunları hak etmiyor mudur? Eve kapanır, ev yetmez kendi içine kapanır. Kimsenin onu anlamadığını düşünür halbuki onun gibi hisseden ve yaşayan milyonlarca insan vardır. Bu umutsuzluğu ve yalnızlığı üstünden atamaz. Diğerleri çok başarılı ve mutluyken o bir kozanın içinde kendini yalnız ve bıkmış hisseder. Çünkü kabullendiğini düşünse de hala beklentileri vardır. Dünyada gelmiş geçmiş bütün insanlarda olan o beklenti; sevilme ve anlaşılma beklentisi. Yalnızlığı kendine konduramaz ama elinden gelen hiçbir şey de yoktur. Beklentisi azalmasa da artık o kadar dışa yansımaz. Herkesin sustuğu ve uyuduğu geceler o, bunları düşünür. Ne yapmalıydım, pekâlâ madem geçmişi değiştiremem o zaman şu an ne yapmalıyım? Sorun gerçekten benim kişiliğimde mi yoksa hep mi talihsiz karşılaşmalar yaşadım? Kendini ve geceyi sorgularken günler, aylar, yıllar geçer. Bu sefer dış çevrenin de ondan beklentileri olur ve bunlar omuzlarına biner. Ama onların beklentilerinin çoğu ona uymaz, uyanlar ise zaten yıllardır kendine baskı yaptığı konulardır. Kendini daha da sıkışmış hisseder. Herkes bir şeyler yapıyordur peki ya o? En kötüsü ise ya neyden hoşlandığını bilmiyorsa ya her yaptığı işte ve gittiği yerde kendini oraya ait değilmiş gibi hissediyorsa? Nasıl böyle düşünürsün derler, gençsin, güzelsin ve önünde güzel bir hayat var, bu kadar karamsar olmamalısın. Fakat güzellik insanı bir yere kadar götürür ve gün sonunda yatağında diğer herkes gibi ağlarken bulur kendini. Yıllar bomboş geçer ve gençliğin de gider. Seni avuttukları bu iki özelliğin de elinden gittikten sonra her şeyi kaçırmış bir insan oluverirsin. Elindeki hiçbir ihtimali değerlendirememiş, hayatına bir yön bile verememiş o insan. Aslında genel hayatına baktığında ters giden pek bir şey yoktur ama her şey aynıdır. Her saatin, her günün hatta bazen öyle zamanlar gelir ki hangi günde veya ayda olduğunu bile bilemez. “Ah, ağustosta mıyız hiç fark etmemişim çünkü temmuz, haziran ve bildiğim bütün aylar da aynı geçmişti.” Çabalar, değişmeye ve yeni bir şeyler yaşamaya çalışır ama biraz sonra fark eder ki ne daha iyiye gidiyordur ne de daha kolay oluyordur. Değişeceğim diyerek kendine yalan söylemeye devam edemeyeceğini düşünür. Kendinin zehirli olduğunu ve dokunduğu her şeyi mahvettiğinin görür. Bu onun doğuş şeklidir, kaderidir. Yaşadığına dair gösterebilecek eller tutulur hiçbir şeyi veya onu tanıdığı için daha mutlu olan kimse yoktur. Artık suyun akışına kendini bırakma zamanıdır. Belki de hayattan bir anlam beklemek saçmadır, sonuçta herkes yaşar ve ölür. Biraz uzaklaşıp bakınca zaten her şey bir tiyatro oyunundan ibaret değil midir?
Artık Büyüdüm
Artık BüyüdümJami Attenberg · Yabancı Yayınları · 201937 okunma
·
2 plus 1
·
96 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.