Gönderi

Biz oradayken Enstitü'ye Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel geldi. Yanında başka konuklar da vardı. Bu arada oğlu Can da bulunuyordu. Can o zaman Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisiydi. Tanıştık. Daha o zaman kalın sesli, kavrayışlı, güzel konuşan bir çocuktu. Balgat yakınlarında birlikte yüksekokullar kampı yapmıştık. Bülent Ecevit, Can, bizim Başaran, ben, daha başka edebiyat heveslisi çocuklar.. Sık sık buluşurduk.. Akşamları şiir okur, konuşur, birlikte otururduk. Can, Yıldızeli'nden beni görünce babasının ve öbür konuklarının yanından ayrıldı, geldi koluma girdi. Enstitü'yü birlikte dolaştık. Babasının yanında kaç gündür sıkıldığından, resmi konuşmalardan, karşılanıp uğurlanmalardan hoşlanmadığından söz etti. Ankara'dan haberler verdi. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde kaynaşma olduğunu, gericiler ve ırkçılar tarafından bazı profesör ve doçentler aleyhine komplolar hazırlandığını anlattı. ''Gidiş çok kötü'' dedi. ''Memlekette gericiler ağır basmaya başladı. Demokrasi iyi bir şey, ama çok partili hayattan gericiler yararlanacak gibi. Öyle görünüyor.'' Bu yollu ta yemek zamanına kadar konuştuk. Sonradan kaç kez anımsadım Can'ın sözlerini. Belki hep kendinin değildi, bir kısmı babasının fikirleriydi. Ama yıllar geçtikçe nasıl da doğru çıktı o sözler. Aynı dediği gibi oldu. Gericilik gittikçe azıttı. Bir gün geldi, hilafetten bile söz eder oldular. O yıllarda rüyasında görse inanmazdı insan. Yemekte uzun bir sofra kurulmuştu. Bakan başta idi. Biz de Can'la ta sonda bir köşeye oturmuştuk. Aramızda fiskosla konuşuyorduk. Öğretmenler Can'ın kim olduğunu bilmiyorlardı. Onun için pek ilgilenen yoktu. Böylesinden hoşlanıyordu o da. Sanatçı kişiliği olan, özgür yaradılışlı bir çocuktu. Bir aralık Hasan Âli Yücel'in, ''Bizim Can nerde kaldı yahu.?'' dediği duyuldu. ''Buradayım'' dedi Can. ''Arkadaşımla birlikte oturuyoruz.'' Gözler hep bizim tarafa çevrildi. Bakanın oğlu olduğu anlaşılınca, oradan kaldırıp daha ileride bir yere oturtmak istediler. Gitmedi. ''Ne gereği var canım'' dedi. ''Burada oturuyoruz işte.'' Bu sefer de yemekler, meyveler taşımaya başladılar. Kızıyordu Can böyle şeylere. Daha o yaşlarda Doğulu davranışlara, alaturka alışkanlıklara belirgin bir karşı koyması vardı. Kişiliği öyle gelişiyordu. Uğurlama yapılırken, ''Ben bu işlere çok tutuluyorum'' dedi. ''Görmeyeyim şunu, hadi hoşça kal.!'' dedi. Elimi bile sıkmadan gitti, bir cipin arkasına atladı. * (Sayfa: 140-142) *
Talip Apaydın
Talip Apaydın
Can Yücel
Can Yücel
Köy Enstitüsü Yılları
Köy Enstitüsü Yılları
·
1 artı 1'leme
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.