Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Gerçekten bambaşka bir eser.
Bu romanı 5 ay kadar önce okumak için niyetlenip 50 sayfa olmadan bir şekilde bırakmışım. Bir yolculuğa çıkarken telefonumun beni yarı yolda bırakacağını bildiğim için yanıma almış ve bu şekilde rafta beni bekleyen zavallı romanıma bir şans vermiştim. Doğru kararı vermişim. Kitabın tek sorunu, eğer yazarın kalemine aşina değilseniz veya onun tarzında yazan birine denk gelmemişseniz hikayeyi takip etmekte biraz zorlanabilirsiniz çünkü dili normal bir polisiye/noir roman türünden biraz daha farklı. Ben uyumadan önceki vakitlerimi ayırarak okumaya başladım ancak uyumaya yakın okumanızı önermiyorum. Aksi takdirde ne olduğunu anlamadan kenara fırlatabilirsiniz, benden söylemesi. Kitabımızın baş karakteri, anlatıcısı benim favorim oldu. Saflığıyla, iyi niyetiyle ve insanlara olan sevgisiyle gerçekten sevilebilecek bir karakter yaratmış Ray Bradbury. Olayımız, bu zavallı yazarımızın (isminden bahsedilmediği için bu şekilde hitap edeceğim) bir akşam tramvayda bir sarhoş tarafından “Ölüm yapayalnız bir iştir” diyerek kendisini rahatsız etmesi ile başlıyor. Ardından aynı akşam, suların altında kalmış bir aslan kafesinde bir el görmesiyle ilk cinayete tanıklık ediyor ve o akşam Elmo Crumley ismindeki dedektifle tanışıyor. İlk başta bu ölümün bir kaza ve doğal olabileceğini düşündüğü için polisler pek umursamasa da yazarımız ipuçları toplayıp kendince soruşturmasını yürütmeye başladığında dedektifin de dikkatini çekiyor ve ölümler elbette artarak devam ediyor. İşin rahatsız edici kısmı ise ölümün adeta baş karakterimizi takip etmesinde. Biriyle konuşuyorsa ve soruşturuyorsa veyahut bir arkadaşıyla görüşüyorsa genelde o kişiler de birkaç sayfa sonra öldürülüyor. Böyle birkaç ölüme çokça üzüldüğüm bile oldu inanın. Dili o kadar farklı ki insanı içine çekiyor ve gerçekten gözümde canlandırabildim. Karakterleri böyle daha çok sevdim. Katile gelelim, bu şahıs işini o kadar doğal gösterecek şekilde yapıyor ki bunu, eğer yazarımızın inadı ve araştırmaya olan tutkusu olmasa dedektif kankamız Crumley de ardından bakmazdı muhtemelen. Hem yazarımız hem de Crumley'nin kitapları üzerinde çalışıyor olmaları hem de yazarımızın tarmvayda duyduğu ancak kendi romanına vermek istediği başlığı gidip Crumley'nin romanının başlığı olmasına izin vererek bir anlamda ona hediye etmesi çok tatlıydı. Ben güzel bir başlık bulsam okuma-yazma bilmeyen 80 yaşındaki neneme bile anlatmam çünkü ne kadar zor isim verildiğini bilen bilir. O yüzden ne kadar tatlı bir jest olduğunu buradan anlayabiliriz. Hikayeye dönelim, katil ne yazarımızı ne de arkadaşlarını kitabın sonuna kadar rahat bırakmıyor ve bam! Hiç beklemediğimiz birisi katil çıkıyor. Beni bu noktada şaşırtan gelişmeler ve twistler oldu ve okurken çok mutlu oldum. Hatta ertesi gün de mutlu olabileyim diye gece hepsini bitirmedim, sabah finalini okudum. Bu arkadaşın derdi de sözde “Yalnızlar” ismini taktığı bir grup insanı oldukça olağan şekilde öldürerek kendi tabiriyle onlara yardım ettiğini düşünmesi. Hayatta umudu kalmamışları, geçmişinden kaçanları vs. Gerçi bunda bir şey var diye düşündürmüştü ama katil olacağını düşünmemiştim. Ne yazık ki sonu beni bir şekilde tatmin etmedi, eğer okuyan varsa nedenini anlayacaktır. Ya da ben çok idealist düşündüğüm için beklentim farklıydı, bilemiyorum. Tek puanı oradan kırıyorum. Bu kitap benim belki de bu platformda en çok alıntısını paylaştığım kitap bile olabilir. Çünkü Ray Bradbury bu kitabı bir roman olarak değil bir şiir olarak yazmış sanki. Sekiz gün sürdü okumam ve bir müddet geçip unuttuğumda yeniden elime almak istediğim eserlerden biri olmaya aday.
Ölüm Yapayalnız Bir İştir
Ölüm Yapayalnız Bir İştirRay Bradbury · İthaki Yayınları · 202325 okunma
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.