Gönderi

Birtakım Mülahazalar
İnsan ve evren ilişkisinde zeka ve sınırları çizili bir beyin ile tanrıyı tarif uğraşı sonucu olmayan bir uğraştır. Tanrı tanımsızdır, her tanım bir yanılgıdır. Her tarif veya inanç sınırları olan bir beynin farklı hormonal etkiler ve zeka çeşitleri ile ortaya çıkan tuhaflıklardr. Toplumsal yönetim için ortaya çıkan dinler ve felsefeler bir coğrafyada yetişip diğerinde yetişmeyen bitkiler gibi birbirine destek veren veya çatışan zıtlıklardır. Vardığımız basit bir sonuç var; tanrı var veya yok farketmeksizin bu dünyada ve zihnimizde bir belirsizlikteyiz. İnsanların toplam çabası olan tüm fikirler aslında bir odadaki objeleri tanımlamaktan öteye geçmedi. Yeryüzündeki biyolojik sistemdeki tuhaflıklarla varoluşu açıklamayı deneyen evrim teorisinin gün geçtikçe artık hayal yürütmekten öte bir beyin jimnastiği olmadığını görüyoruz. Son yüzyılda artık felsefe yerine tüm ağırlığın evren ve atom altı en küçük sistemlere odaklanması ve halen bir sonuca varamamış olmamız ortaya yine iki seçenek bırakıyor. mükemmel tesadüf veya mükemmel yaratılış. Tesadüf mükemmel bir zincirleme oluşturmada mantığa ters… Animasyonlarla durduk yere ışığı algılayan sonra da bir göz inşa eden mantık dışı bir tesadüfler zinciri ile açıklama çabası aslında biliminde gelip şu oda örneğindeki sınırlara takıldığını net bir şekilde ispatlıyor. Evrim dinler veya ateizm her olgu birbirinin farklı yorumu. Yine dönüp dolaşıp ilkel diye aşağıladığımız dinlere geri dönüyoruz. Tüm şehirleri basit olan matematik veya geometri ile inşa ediyoruz, her şeyi deneyip yine en eski sadeliğe dönüyoruz. 50 sene kafa patlatıp vardığımız sonuç basit bir kanaat oluyor çünkü ne yaparsak yapalım… Sonuç asla değişmiyor… Kabullenilmesi gereken şey bu evrenin ve insanın mükemmel bir tesadüfler zinciri ile oluşamayacağı ve tanrının varlığının bilinebilmesi fakat tarif edilemeyeceği. Evrim teorisinin en önemli çıkmazı türler arası geçiş konusunda yani suda başlayan yaşamda ilk karaya geçişte milyonlarca yıl milyarlarca balığın karaya geçişi deneyerek ölmesi. Çünkü karaya çıkan bir balık öleceği için yok olacaktır, yok olan balık o evrimsel süreci aktaramaz. Basitçe hayal edelim; bir balık nedense karaya çıkmayı planlıyor veya zorlanıyor. Çıktığı anda ilk dakikalarda ölüyor, bu deneme yok olmakla sonuçlanıyor. Tabi bu durumu hayal eden evrimciler başka bir teori üretiyor ve balığın suyun içindeki iken evrimleştiğini Karaya çıkma arzusu gibi bir iddiaları oluyor, o yüzden suda iken başlıyor su yüzeyinde nefes alma çabalarına. Komedi gibi ama buna bir dine inanır gibi inanılıyor, insanın inanmak istediğinde köpeğin tanrı olduğuna inanmak gibi absürt bir sistematiği var, bilimde dinleşti işte.. Tüm balıklar milyonlarca yıl aynı çaba, hayal ve idea içinde olmalı ki bir tanesi başarabilsin ki bu da imkansız çifte ihtiyacı var ve aynı anda bir çift ile karada yaşayabileceği özellikleri kazanıyor. Doğal seçilim iddiası çürüyor, kapsamlı bir ideal ve dönüşüme dönüşüyor… Karaya çıkan çiftin tesadüfler zincirindeki şansı yine yaver gidiyor ve hemen karada beslenme, korunma gibi kompleks olaylara adapte olarak yaşama devam edip üstüne birde karada yaşayabilir bir yavruyu doğuruyorlar. Balık olarak doğma ihtimalini egale ediyorlar, inanıyorlar buna! İnsan bir fikrin etkisi altına girdiği anda tüm mantığını devre dışı bırakmaya kurgulanmış zavallı bir tür aslında, bu şekilde yaratılmamış olsaydı bunca felsefe din ortaya çıkmayacak ve yaşamı devam etmeyecekti. Neyse, dönüp dolaşıp bir oda içinde her şeyi ince ince detaylandırıyoruz ve bu keşfettiğimiz ve zamanla dalga konusu olan şeylere inanıyoruz. Vardığımız her sonuç birkaç yüzyıl sonra lanetleniyor ve tüm çaba başka benzeri olan farklı düşündüğümüz birer dine dönüşüyor. Bu döngüden çıkamıyoruz, bilim tıkanıyor ve yaşam devam ediyor. Varabileceğimiz tek sonuç tanrının evreni ve dünyamızı herhangi bir ahlaki kurala dayandırmadan ve anlaşılması mümkün olmayan bir amaçla yarattığı. Ahlak din fikir felsefe ekmek taş ve bok farketmeksizin her şeyin yaşam dediğimiz sistemin parçaları olduğunu algılayabiliriz. Bu sonuca vardıktan sonra yapabileceğimiz şey yaşamı yaşamak, araştırmaya devam etmek fakat bu çabaların farklı sonuçları için çatışmak yerine bunu eğlence haline getirmek. Varılacak tek sonuç doğanın bir parçası olarak doğayı koruyarak sağlıklı ve mutlu bir yaşam ve ölümü sevmek
·
52 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.