Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şimdi sizlerle bir sohbet meclisinde oturmuş olsaydık sözlerime şöyle başlardım; ● “Şayet Allah örtmezse hepimiz kusurluyuz…” Elbet benimde aklıma geldiğinde kalbimin sızladığı hadiseler oldu. Çıkmazlara girdiğim anlar. Hüzünlerim,hatalarım ve biraz daha ileride günahlarım.. Ama dedim ya “Allah örtmezse hepimiz kusurluyuz” Bu kelimenin sırrınca bir düşünüverelim hele şimdi, ömür denen heyhûlanın bu kıvrımında, düşünme anı geldi. Sonra dedim ki kendime ; Nihayetinde sende bir İnsansın eğrilebilirsin… Şeçtiğin yollar seni uzaklaştırabilir ruhunun arzuladığı yollardan. Ama düzelebildiğin ölçüde değerlisin, ve biliyoruz ki; ● iyi yönde değişime başlamadığın sürece kötü yöne meyledeceksin… Çünkü insan meyyâldir. Nötr yaşayamaz, illaka bir yöne meyleder.. Bedeni olmasa da kalbi, gönlü meyleder… O vakit bu meyli iyilikten güzellikten tarafa etmek gerekmez mi.. Hem vakti gelmişken, sana şunu da söyleyivereyim hele ● Allah insanlar gibi değildir. Gemileri karaya sağsağlim getirmenle ilgilenmez; Okyanusta karşılaştığın fırtınalara karşı nasıl durduğunla ve kurtulmaya olan azminle ilgilenir.. O halde kendine gel Ey sahibûl vera!… Bulunduğun anın kıymetini bil. Sosyal medyada gördüklerin dünyalara değil, kendi minik samimi dünyana yönel. Önemli olan yaşanılan ‘ân’dır. Yaşadığın anın kıymetini bil. O anı güzelleştir.. O anda yanında yaşadığın kimseleri sevindir.. İyi’ye meylet yani. Güzel’e(cc), en güzele meylet yani. Bir hâdise vardır ya hani Onuda zikredip bitireyim sözlerimi ● ● ● Berat Zarifoğlu, anlatır. Eşimin iyi bir okuru idim. Onun neye kızıp neye üzüldüğünü en iyi yazılarını okuyunca anlardım. Sözlü olarak çok fazla ifade etmezdi ama yazılarında duygularını daha açık ifade ederdi. Yazılarını okumayı o yüzden çok severdim. Bir gün kendisine bir kartpostal göstermiştim. Kartpostalda bir çift, deniz kenarına oturmuş karşıda güneş batıyordu. ‘Ne kadar mutlular, değil mi?’ diyerek elimdeki kartpostalı eşime gösterdim. Gülümsedi ve bu fotoğrafın kurgu olduğunu anlattı. Sonra da bana mutluluğun ne olduğunu tarif eden o meşhûr mektubu yazmış. Notları arasında sonra gördük. ‘An içindeki mutluluğu’ o yazısında çok güzel tarif etmiş bana.” diye anlatan Berat Zarifoğlu’nun bahsettiği o kısa mektubu okuyoruz. ‘Berat'e, Bana soruyorsun, şu resimdekiler kim, diye. Emin ol kim olduklarını çıkaramadım. Görünüşe bakılırsa mutlular. Fakat insanlara tavsiyem şudur ki nasıl ‘zenginin parası, parasızın çenesini yorar’sa, başkalarının mutlu görünümü, insanı kendi mutlu olma imkânını, kabiliyetini görmekten alıkoymamalı. Filmler, resimler birer hayaldir. Başka insanların dış görünümleri de bizi aldatmasın. İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. ● Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan ‘ân’dır. Onu ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hâle getirmek mutluluğun ta kendisidir. Yoksa deniz kenarında fotoğrafçılar tarafından düzenlenmiş bir mutluluk tablosu sahtedir ve bazı saf kimselerin duygularını istismar etmekten başka bir şey ifade etmez. Acaba anlatabiliyor muyum? Cahit Zarifoğlu
·
276 görüntüleme
Nehar okurunun profil resmi
Çok iyi anlattınız
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.