Gönderi

73 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
25.06.23- 02.07.23 Zweig'in resim sanatından yola çıkarak izler bıraktığı ve bu anlamda başlarda kendimi bulduğum eseri... Olay Anvers'de geçer. Bir kilisede bir sunağa koyulacak olan bir Meryem Ana portresini genç bir ressam yapar. Kalbine kılıç saplanmıştır; acı, huzur ve barışı yansıtmaktadır. İkinci resmi yapacak olan kişi yaşlı bir Hristiyan ressamdır. Hayal gücünden ziyade gördüğünü, karşısındakini resmeder. Uzun süre tuvale dokunmaz, resim onu adeta büyülemiştir. Duygularını yansıtmak için bir gerçekliğe ihtiyaç duyar ve Esther'i görür. Yahudi bir genç kız. Esther'in yüzünde daima bir inatçılık sezilir. Kendi içine kapalı bu kız, ressam ile dost olur. Ressam ona Hristiyanlık öğretilerinden anlatır. Amacım model olduğu resmin özünü yansıtmaktır. Ama bu işe yaramaz. Çünkü Esther küçükken Hristiyanların şiddete dayanan eylemlerinden etkilenmiştir. Bu halde resme devam eder. Bir yenilik ile... Esther'in tüm inatçılığını, huzursuzluğunu yok edip iyilik, şefkat ve fedakârlığı hissettiren bir bebek de kucağındadır. Ve resim tamamlanır. Bebekten ayrılacağı gerçeği onun mahveder. Kiliseye diğer resmin yanına koyulan resmi görmek için gider gelir. Çevresindeki değişikliklerin farkında değildir. Protestanların içinde bulunduğu bir gerilim ve savaşın dehşet ortamı... Esther' in kilisede olduğu zaman ellerinde meşalelerle haykıran insan seli... Her şeyi yakıp yıkarlar. Resmin önünde Esther ile karşı karşıya geldiklerinde biri bağırır: "Meryem Ana... Meryem Ana!" O an müthiştir. Yine de aralarından biri onun gerçekten kim olduğunu anlar ve sonu hüsran... Yere düşen, kucağında da bebekle Meryem Ana resmi ve kalbi kanayan Meryem Ana resmi... Ve kalbinden yaralanmış, resimdeki aynı yüz hatlarına sahip Esther... Bir mucizedir bu. Kitabın akıcı anlatımı var. Sanatçılığa dair, "mükemmelliğe en yakınını resmetmek" , bir sanatçının hislerine tercüman olmak, tüm çabası ile bir sanatçı mı yoksa zanaatkâr mı olduğu gibi izler bırakıyor. Anne ile çocuk arasındaki karşılıklı iyilik, sevgi, merhamet ve fedakârlık duygularının mucizevi etkileşimine değiniyor. Not: Hayatta mutlu hissedebilmek ve memnun olmak için küçük şeyler bile yeterli, yağmur yağması gibi... bir kediyi ya da köpeği sevmek, bir çocuğun yanağından makas alıp göz kırpmak gibi, gülümsemek gibi... Daha sayısız şey geliyor aklıma. Önemli olan görmek ve fark etmek. 13.08.23 Pz 18:45
Hayatın Mucizeleri
Hayatın MucizeleriStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202214.4k okunma
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.