Gönderi

√ DÜN √ Seksenlerde çocuktum, doksanlarda ergen.. Çok güzel kareler geliyor şimdi bile gözlerimin önüne dünlerden.. Meselâ minik bir çivi, erkek çocuklarına oyun aracı olurdu yağmurlu havalarda. Saplardık bir yere, çeker çizerdik hayallerimizi topraklara. Arkadaşlarımızın çizgilerine karışmazdı çizgilerimiz. Sabırla rekabet eder ve gülüşerek son verirdik oyuna. Sonra; poşetlere doldururduk cam bilyelerimizi. En âlâ para ile değişilmezdi o minik bilyeler! Kaybedince de kazanınca da gülerdik! İçten ve çıkarsız iki taş parçası ile sokağın orta yerine iki kale yapar, belden yukarı atılan golleri geçerli saymazdık. Küçük yüreklerimizin masum kuralları olurdu. Üstelik arkadaş sayısı yetmiyorsa "tek kale oynayalım" der; kaleleri, sahaları, kuralları minik yüreklerimize göre dizayn ederdik. Azalan sadece, güvenle ve korkusuzca bizi kucaklayan alanlar olurdu! Yüreklerimizde; yüreklerimizde sorma, kocamandı dünya dedikleri! Mutluyduk. Mutluyduk ve gülerdik! Okul harçlıklarımızı "otobüse bileeeeet" diye avaz avaz kazanırdık bazen. Bazen de bahar turnuvaları yapan ağabeylerin, futbol maçlarını izleyen diğer mahalle sakinlerine; "buz deryası buuuuz" naralarımız ile su satarak kazanırdık. Hesabını veremeyeceğimiz ne kimse vardı, ne de nefesimiz içimize dardı! Toprak bol ve taşlar az-dı. Şimdiyi sorma n'olur, sorma; Şimdi hem sevgiler hem insanlar AZDI! Öyle şimdiki gibi kargaşa trafik nerdeeee.. Mahallemizde tekstil üzere ticaretle uğraşan bir komşumuz vardı, araba da bir onun kapısında dururdu. Camlarına yanaklarımızı yapıştırır ve bıkmadan aynı sözü söylerdik çocukça. "Vayyyy 120 yapıyormuş.." Çocuktuk; düşlerdik, düşerdik, ağlardık ama mutluyduk! Artık adının rulman olduğunu bildiğim, o zamanlar "bilya" olarak ezberlediklerimiz ile uzun tahtalar kullanarak yaptığımız nefis sanat eseri arabalarımız vardı. Kendi arabamızı kendimiz üretirdik! Özenle testereye sarılır ve yorulmadan çekiç tutardı ellerimiz! Akülü arabalar yoktu. Ama kimsenin de şarj ile işi yoktu! Enerji dolu ve çok mutluyduk! Babalarımız mahçup değildi şimdiki babalar gibi! Kazanan bir; bereketini yaşayan, kocaman bizlerdik! Dağılmazdı böyle çabucak yuvalar! Hem mutluluğu hem de kötü denilenleri pay eder, bölüşürdü insanlar. Nefes nefese ama; mutlu yaşardık! Çoğaltırdık çoğalması gerekenleri, azaltırdık eksilmesi gerekenleri. Her mahallenin bir bakkalı vardı. Vardı ve kimseye hayır demezlerdi! Nasıl da kocaman sermayesi varmış meğer! Bizim mahallenin bakkalının adı Temel amcaydı. Temeli sağlam kocaman bir yürekti. (Mekanı cennet olsun) Yoğurtçumuz Ahmet amcamız da vardı. Omuzlarında taşırdı kocaman yoğurt yükünü. O herkesi, herkes onu tanırdı. "Para önemsiz söz kâfiydi.!" Kapı pervazlarına çizikler olurdu süt ve yoğurt bedeli. Ne Ahmet amcanın sütü bozuktu ne de ondan süt alanların! Kömür yanardı sobalarda. Kömürle birlikte dertlerini de yakardı sanki insanlar. Kestane kokusunuda, soba üstünde çay fokurtusunu bilirdik. Misafirsiz ev olmazdı yemin ederim. Paylaşırdık ve mutluyduk. Alevi,sünni ayırmazdı kimse! Muteber teyzemiz vardı (Allah rahmet eylesin) Nasılda pervasız dalardık mutfağına. Tebessüm ederek bakardı çocuk gözlerimize. Yıllar sonra öğrendik; Aleviymiş! Meğer alevi dedikleri, meğer Alevi dedikleri AİLEYMİŞ! Paylaşırdık. Mutluyduk. Kavgalar olmaz mıydı? Olurdu ve oldu da! Ama bugün bakıyorum da. O günkü kavgalar bile ne kadar onurluymuş! Herkes aynı şeyi savunurmuş meğer. Yol farklı olsa da, hedef aynıydı zihinlerde! Özlemler yoruyor beni, kimbilir belki de; belki de yaşlandım artık! Tam şuram; şuram sızlıyor! Yoksa denizinden ağacına, kedisinden köpeğine susmam anlatırım. İnsandı işte herkes... Mutluyduk, Paylaşıyorduk, Huzurluyduk... Kadın ya anneydi dillerde ya abla! Ne mümkün onların incindiğine şahit olmak? Sever, sayar ve öncelik onların diye yaşardı herkes. Güvenirdi insan insana! Dün; dün yahu daha dün... Mutluyduk! Ocak - 2019 𝓡𝓪𝓶𝓪𝓴 𝓚𝓪𝓵𝓭𝓲 / Samim İĞDE
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.