“Ruhların etrafı bulanık olurdu ve etraflarındaki dünyaya kıyasla bir tık daha soluk kaçardı. Doygunluğu azaltılmış ve odaklanmadan çekilmiş bir fotoğraf gibiydiler.”
“O, ateşten yaratılmış ama buza döndürülmüş bir çocuktu. Onun kaderinde yanmak vardı.”
Ölüleri huzur bulması için diğer tarafa gönderme misyonu ile hareket eden, Brujx adı verilen Latin
( Meksikalı, Kolombiyalı) bir topluluk.
Bu topluluğun en nüfuzlu ailesi olan ve topluluğa liderlik eden Velez ailesinden Yadriel ve kuzeni Maritza, gizlice Yadriel’in Brujx olması için gerekli töreni gerçekleştirirler. Tören bittiği anda da tesadüf eseri kuzenleri Miguel’in ölüm haberini alırlar. Ve Yadriel kendini topluluğa kanıtlamak için kuzen Miguel’in ruhunu çağırmak isterken, kendi okullarının aykırı çocuğu Julian Diaz’ın ruhunu çağırır. Tabii ki olanlara anlam veremeyen, Brujx’ la ilgili bilgisi olmayan Julian’ın bu duruma uyum saglaması deyim yerindeyse deveye hendek atlatmak kadar zorlayıcı olur. Yadriel‘in, bir taraftan var olan cinsiyet ve kimlik sorunları, bir taraftan töreni gizlice yaptıkları için Julian’ı herkesten gizlemek zorunda olması, diğer taraftan da hem Julian’ı huzurla öbür tarafa geçirip hem de kuzeni Miguel’in ölümünün gizemini çözmek istemesi hayatında bir karmaşaya neden olur. Yaklaşan Dia de Muertos günü hazırlıklarının yoğunluğu da tüm bunların üzerine tuz biber eker. Bu keşmekeşe Yadriel ve Julian’ın ruhu arasındaki duygusal yakınlaşma da eklenince, Yadriel’in duyguları ile sorumlulukları arasında kalmasıyla işler iyiden iyiye arapsaçına döner.
Fantastik bir gençlik romanı gibi başlayan öykü, romantizme ve öykünün küçük bir bölümünde mistik bir gerilim- aksiyon macerasına evrilerek sona erer. Kitabın ana teması yazarın kendisinden esinlendiğini düşündüğüm Yadriel’in, cinsel kimliğini ailesi ve içinde yer almak istediği Brujx toplumuna kabul ettirme mücadelesi aslında. Yani LGBT temalı bir kitap Mezarlık Çocukları. Bu mücadele anlatılırken kitabın başında Yadriel’le ilgili okurun kafası epey karışıyor doğal olarak.
Cinsel kimlik, göçmenlik, sokak çocukları, aile, dışlanma ve fedakarlıkla ilgili pek çok mesaj içeren naif bir öyküsü var kitabın. Ben, kitabı genel olarak değerlendirdiğimde öyküsünü ve içinde Latin mitolojisi öğelerinin yer almasını beğendim. İlk kez Latin mitolojik öğelerinin olduğu bir kitap okuduğum için, konuyla ilgili bilgiler edinmek hoşuma gitti. Fakat kitabın içinde sıklıkla tekrarlanan İspanyolca kelimelerin özellikle kitabın ilk kısmında okuma hızını azaltmasını sevmedim. Bu durum sayfalar ilerledikçe azaldı tabii.
Başlarda yavaş yavaş ilerlesem de kitabın ortasından itibaren hızla okudum. Gizem kısmını ortalarda çözmüştüm ve sonunda teorimin doğruluğunu teyit etmek için de biraz hızlanmış olabilirim. Genel olarak sevdim mi sevdim. Ama, aşırı beğendim diyemeyeceğim. Bu nedenle de konusu ilginizi çektiyse bir şans verebilirsiniz diyor, herkese keyifli okumalar diliyorum.
Kitaplarla kalın.