Edebiyatımızda ilk psikolojik roman olan Eylül 'de özellikle kahramanların iç tahlilleri yoğun olarak anlatılıyor. Mayıs ayında başlayan kitabin zaman geçtikçe ayların etkisini duyguların degisiminde de görüyoruz. Kendi kendilerine yaşadıkları çelişkiler , duygu yoğunluklari özellikle Necib ve Suad üzerinden verilmis.
Kitap incelerken ilk baktığım zaman ve mekan olayı burada net değil bana göre. Yaşanılan devrin yıl olarak ne siyasi gelişmelerini ne de dünyadaki değişimleri bilmiyoruz. Çevredeki halka veya gündelik yaşama dair net bilgi yok, ana karakterler ve tüm dünyadan bağımsız yaşıyorlar gibi iç duygularına yer verilmiş.Sadece üç kahramanin iç dünyaları anlatılmış ve günümüzü nasıl geçirsek, nerede gezsek derdiyle mesguller. Kahramanlar nasıl geçiniyor, bilgi yok. Başka arkadaşları veya başka akrabaları üzerine de bilgi yok.
Yazarın müzik ve denizcilige dair oldukça geniş bir bilgi birikimine sahip olduğunu anlıyoruz.
Dikkatimi çeken diğer nokta bir evlatlarını kaybetmişler ama bu konuya çok kısa deginip üstü kapatılmış kitapta. Acı kayıp yasayan insanlar mutlaka zaman zaman bu üzüntülerini tekrar yaşarlar, aslında kalplerinin bir köşesi sızlar durur. Bunu dışarıya belli etmemek ile vurdumduymazlık birbirine karışmış sanki.
Kahramanlar:
Suad , evliliğinin odak noktasi kocasi Süreyya'nın mutlu olması, kendisini onun mutluluğuna adıyor, ,piyano ve müzik sevdiği konular.
Süreyya , babasi gibi kuralcı ve baskıcı değil, denizi , gezmeyi seviyor,
Necib, kadin düşmanı, bütün kadınlar aldatır düşüncesinde, evlenmek için, saflık, güven ve namus onun kriterleri. Beyoğlu'nda yaşayıp oradaki gürültülü hayattan sıkılıyor. Kitap onun duyguları ve düşünceleri etrafında yoğunlaşıyor. Duygusal anlamda boşlukta sayılabilir.