Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Georg Trakl: üzerine bir inceleme.
georg trakl: empresyonist, ekspesyonist şair. Trakl ıstırabın şairidir. Acılarla dolu bir yaşam sürmüştür. Trakl’ın şiirlerinde kullandığı öğeler, imge ve kelimeler nasıl bir karanlığın içinde kaldığını gözler önüne serer. Trakl’ın şiirlerine baktığımızda: yalnızlık, ölüm, çürüme, karamsarlık konularını içinde bulunduğu depresyon haliyle şiirlerine adeta nakış gibi işler. Trakl’ın ruhunun gerçekten çok başka bir akustiği vardı. Trakl, dışavurumculuk akımının en önemli temsilcilerindendir. Bu akımda görsellik edebiyata farklı bir boyut kazandırmıştır. Şair bu akımla beraber kendi iç dünyasını görsel imge ve renklerle dile getirmiştir. Bu durum öyle ki aşırı derece de uyuşturucu bağımlısı trakl’a özel bir boyut kazandırmıştır. Trakl düş ile gerçek arasında sıkışıp kalmış şairdir. Kanatları kopmuş bir kuş gibi hüzün hiçbir şiirinde eksik olmaz ve bu vesile ile kız kardeşiyle yaşadığı ensest ilişkinin sıkıntısı bütün şiirlerine sinmiştir. Trakl, arthur rimbaud ve charles baudelaire hayrandı ve onlardan doğal olarak etkilendi. Korku, melankoli, karamsarlık, yalnızlık, hüzün, ölüm trakl’ın şiirlerinin ana temasını oluşturur. Trakl’ın şiirlerinde kullandığı bu hezayanlı imgelerine belirli sembolik anlamlar yükleme çabaları, ister istemez sıkıntılıdır, dolayısıyla bu tür okumalara dikkatle yaklaşılmalıdır. Trakl’ın son birkaç şiirinde “karanlık zehirler” olarak adlandırıldığı şekliyle, kendi kendini yok etme eğilimini somutlaştırdı; fizyolojik düzeyi, onun dünyevi varoluşunu bu kadar istikrarsız kılmak için kesinlikle her şeyden daha fazlasını yaptı. Trakl, hayatı boyunca yaşamaya çabalamıştı ama bir yandan da eksik doğduğuna inanıyordu. Hatta öyle ki bir seferinde şöyle demişti; “yaşamın orta yerinden kırılması ne adsız bir bahtsızlık.” Trakl, kronik bir uyumsuzdur. Von ficker, trakl’a yaptığı son ziyeretini şöyle anlatır; “ önceki günden daha depresif görünüyordu. Sonra bana yazdığı iki şiirini(klage, grodek) alçak sesle, kendine özgü belagatlı sesiyle okudu. Yatağına oturdum. Doktorundan trakl’ın erken salıverilmesi için ricada bulundum bunun için söz aldım. Bu hayırlı haberle trakl’a döndüm. Ama o içini çekerek ve içine kapanarak, doktorlar ve onların sözleri hakkında daha fazla şey öğrenmek istemedi.” Trakl’ın öldüğü haberi karl kraus’a ulaştığında bunun üzerine kraus şöyle demişti; “ onun yaşayabileceği benim için her zaman anlaşılmazdı. Deliliği tanrısal şeylerle boğuşuyordu.” Wittgenstein; trakl’ı “güzel ama anlaşılmaz ve gerçek dehanın tonu” diye yorumluyordu ve wittgenstein onu karanlık, zarif, çoğu zaman esrarengiz mısralarla ilişkilendirecektir. Rilke ise vatandaşı trakl’ın kalitesini: dünyevi olmayan olarak nitelendiriyor, onu aynadaki görüntüler gibi girilemeyen olarak tanımlıyordu. Trakl’da yaşarken değeri anlaşılmayanlardan, hayatının baharında yaşamdan kopan trakl’ın eserleri ne yazık ki ölümünden otuz yıl sonra değer bulur. Askeri mahkemede yargılandığı süre içerisinde daha da kötüye giden psikolojisinin tesiri ile aşırı doz kokainle intihar ettiğinde tarihler 3 kasım 1914’ü gösteriyordu. “döllenmeden kalansın sıcak bir rahimde, ve hiç can bulamamış, öylece!”
·
539 görüntüleme
Onur Bayazıt okurunun profil resmi
“döllenmeden kalansın sıcak bir rahimde, ve hiç can bulamamış, öylece!” — georg trakl, geceye şarkı…
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.