Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Issızkılık IV
Kalmadığında maskem Kırıldığında kuklam Ellerimde ip Devamını getirmek istediğim şiir Bittiğinde tiyatro oynanırken değil Gönüllüsü olduğum bu vodvil. Saygının eğreti karşılıksızlığı Gül, yoksa kahkhahan acır. Hoş geldiniz, buyurun Hamletin sırası: Yok olan kaçıncı kişiliğim! Bu bağıran da kim? Ya az önce ağlayan? Bana ölmek isteyeni gösterin onunla konuşmam lazım. Dünya, belki o zaman anlaşırız. Dünya, belki o zaman anlaşırız. Yanıtlanır cevapsız çağrı. En yakınlarımla tanışırım. Şakasız, yalansız. Eksi yediden aşağıda. Diyebilirim gerçekten arkadaşız. Bir kere inansan, bu cehennemde beni hiç görmediğine. Sana anlatırdım polisi de atlantisi de. Böyle bilme, beni yanlış yaşadın. Zamana karşı bir manzarada yalnız. Dursan da önünde burası dünya İlk kez ayak bastığın dükkandayız anlam arama, her şey satılık. Biraz sevgi görene kadar üzerindeki yadigar ıssızkılık bile Merham. Merham Bay, Merham! Alacak mısınız? Tabi, lütfen, benim hatam, kusura bakmayın, pardon, sadece şiiri bekliyordum.. Devamı romandı sildiklerimin Sokağın karanlığında defalarca kez toza bulayıp parlatmaktan, artık incelik sıkıştırıyor ellerini. Ararken gözlerinin içinde gerçeğe dair bir zerre seni tanımak istediğimden, değil. Bu ıssızlık hareket edemeyecek kadar daraldı yanında kalmak istediğimden, değil. Yıllar oldu ilk gösteri biteli Heyecanıma yenik, sahneden düşeli En içten sözleri ettiğimi sandım gidenler değil de titreyen sesim gelince geri. Hep bir ağızdan bağırıyorduk Ben, gölgem ve elim, Son perdedeyiz. Unutmuştum, söylemem gereken repliği, "Leke de olsa, benim." Leke, leke... lekeyim. Zaman geçmek bilmedi o an Sona çıkıp gitmek vardı, ben değil Sanki benden önce de vaktim azdı. Kalkıp gidemedim ansız. Doğaçladım duymak için alkışı Bilmiyorum bittiğinden miydi gösteri, anlayamadım. Seyirciye verdiğim selamdan sonra her şey taklit kaldı. Kısa bir aradan sonra tekrar beraberiz Sıra yalnızlığın: Her dakika artan o kalabalık. Çeyrek asırdır, sayamadım en önü kaç ailenin kapladığını. Sahnede yaşatamadığım tek duygu gurur altındayken ayaklarımın. Canları pahasına aramaktan vazgeçmeyecekler. Duyabilen hayatta kalır. Bu olmalıydı ezberini unuttuğum senaryonun anlamı. Oynuyorum gözlerimi kapatıp. Daha içten daha canlı Ne bir canavar ne bir isim, savaştığım rolsüzlüğün verdiği inandırıcılık. Gerçek yavaş yavaş terk ediyor koltukları yoksa yine mi yanıldım? Hayır, hayır. Kim başarabilir ki zaten birkaç dakikadan sonra oturduğu koltukta gerçek kalmayı. Gerçek yavaş yavaş terk ediyor koltukları yoksa yine mi yanıldım? Hayır, hayır. Kim başarabildi ki zaten birkaç dakikadan sonra oturduğu koltukta gerçek kalmayı? ''Kimse'' diyor Dostoyevski, Montaigne' den kaçırırken bakışlarımı. Elbette demiştir... Gözümde büyüttüğüm korkuların yalancısıyım. Dönüp ikinci kez bakmadığım suratların ressamı. İçindeki sesin duyabildiğin tonu Pessoa'sı. Yükselen Breton tepkisizliklerine karşı hazır Deniyorum bir hayâli açıklamayı, omuzlarım yukarı Nadjayla göz göze, benim için hiçbir şeye mecbur olmadığımı söyleyen bir kadın. Sonunda sessizliğini bozup gerçeği kalmaya ikna edecek bir soru sordu; “Sen hiç hatalarından ders almaz mısın?” Devam edecek... ~dipnottakiler
··
5 artı 1'leme
·
15,1bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Lackadasical okurunun profil resmi
“Gözümde büyüttüğüm korkuların yalancısıyım” ne güzel demişsin
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.