Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tüm erdemlerin gelişimini, yani içimizdeki iyi tarafların ortaya çıkanlmasını, anneliğin sihrinde aramalıyız. Annelik, zorluk dolu bir hayatın içine, sevgi, barış ve anlayışın Tannsal bir ışığı gibi doğmaktadır. Kadın, yavrusunu koruduğu için, bir erkekten çok daha önce sevgiyi öğrenmektedir. Sonra da sevgisini kendi benliğinin sınırları dışına çıkarmayı, onu başkalarına aktarmayı ve yavrusunu korumaya ve güzelleştirmeye yarayacak bütün yaratıcılığını kullanmayı öğrenmektedir. Artık bu özelliğinden; hayat, sevgi, koruma ve ölüme karşı oluş ortaya çıkacaktır. Fakat yalnızca bununla kalmaz annelik sevgisi. Eğer babalık prensibinin temelinde sınırlı olmak yatmaktaysa, annelik prensibinin temelinde de genel olmak yatmaktadır. (...) Doğurgan olan annelik, insanların kardeşliğini ifade etmektedir. Fakat baba kavramının gelişmesiyle, bu kardeşlik ortadan kalkmıştır. Bundan dolayı aterkil aileler, kapalı birer birimdirler. Fakat anaerkil aileler, gelişimlerinin temeli olan kendine özgü bir açıklığa ve genelliğe sahip bulunurlar. Yeni doğan her çocuk, toprak ana Demeter'in bir sureti olacak ve böylece de, ülkede yaşayanların hepsi kardeş haline gelecektir. Oysa baba kavramı, bu bütünün düzenini bozar. Topluma egemen olan eşitliğin yerini, sınıflandırma alır. Annelik prensibinin egemen olduğu ülkelerde, bu özellikler derin bir saygıya sahiptirler. Hatta hukuki yönden bile kabul görmüşlerdir. Anaerkil toplumlarda sıkça rastlayacağımız genel özgürlük ve eşitlik kavramları, bu nedene dayanmaktadırlar. İnsanların içsel huzura sahip olmaları ve barışçıl bir mizaç göstermeleri de, yine aynı nedenden kaynaklanmaktadır. Eski Mısır resimlerinde de görebileceğimiz gibi, anaerkil toplumlarda, huzur veren bir insancıllık sezinlenebilir.
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.