❝Beni hayallerimin bittiği yere asın.❞
Bu güzel kitaba, derinlemesine dalmadan önce çok sevdiğim o şairi tanıyalım ilk olarak. Ümit Yaşar Oğuzcan:
Tarsus'ta 1926 yılında doğdu. Şiir hayatına 1940'ta başlamıştır. 1975 yılında 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 kitap çıkarmış bulunan şair; en çok yergileriyle tanınır. Genellikle aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973 yılında büyük oğlu Vedat Oğuzcan'ın vefatı üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere yöneldi.
Ümit Yaşar, tüm hayatı boyunca ruhsal bunalımla uğraştı, 24 defa intihara kalkıştı. Bu sırada oğlunu ne kadar ihmal ettiğini fark etmedi. Henüz 17 yaşında olan Vedat, babası Ümit Yaşar'a bir not bırakıp 6 Haziran 1973'te Galata Kulesi'nden atlayarak intihar etti. Notta ise şu kelimeler yazmaktadır: “Baba öyle intihar edilmez, böyle edilir."
Bu olaydan geriye, Ümit Yaşar'ın, oğlu Vedat için yazdığı ağıtlar ve şiirler kaldı...
#208880038
GALATA KULESİ
6 Haziran 1973, pırıl pırıl bir yaz günüydü,
aydınlıktı, güzeldi dünya,
bir adam düştü o gün galata kulesinden.
kendini bir anda bıraktı boşluğa;
ömrünün baharında, bütün umutlarıyla birlikte paramparça oldu.
bir adam düştü galata kulesinden;
bu adam benim oğlumdu gencecikti Vedat,
ışıl ışıldı gözleri, içi,
bütün insanlar için sevgiyle doluydu
çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
kendini bir anda bıraktı boşluğa,
söndü güneş, karardı yeryüzü bütün zaman durdu.
bir adam düştü galata kulesinden
bu adam benim oğlumdu; açarken ufkunda güller alevden,
çıktı, her günkü gibi gülerek evden,
kimseye belli etmedi içindeki yangını
yürüdü, kendinden emin sonsuzluğa doğru.
galata kulesinde bekliyordu ecel,
bir fincan kahve, bir kadeh konyak,
ölüm yolcusunun son arzusuydu bu,
bir adam düştü galata kulesinden;
bu adam benim oğlumdu.
küçücüktü bir zaman,
kucağıma alır ninniler söylerdim ona,
uyu oğlum, uyu oğlum, ninni.
bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat.
6 haziran 1973 galata kulesinden bir adam attı kendini;
bu nankör insanlara bu kalleş dünyaya inat,
şimdi yine bir ninni söylüyorum ona,
uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat.
...
OĞLUMA AĞIT
Güneş doğar, gözüm görmez
Zaman ağlar Vedat diye
Gözlerine uyku girmez
Anan ağlar Vedat diye
Çiçek açar, kuşlar öter
Yüreğimde diken biter
Kokusu burnumda tüter
Bu can ağlar Vedat diye
Senin yerin mezar değil
Bu dert kalbe sığar değil
Oğul! Yalnız dostlar değil
Düşman ağlar Vedat diye
Tek elmamın yarısıydın
O canına nasıl kıydın
Genceciktin akıllıydın
Duyan ağlar Vedat diye
Uçup gittin bir kuş gibi
Beyninden vurulmuş gibi
Bir felâket olmuş gibi
Cihan ağlar Vedat diye
Canım ciğerimden aşar
Ayağım ardından koşar
Sensiz Ümit nasıl yaşar
Her ân ağlar Vedat diye
Kader bana attı pençe
Dünyam oldu paramparça
Düşündükçe var oldukça
Baban ağlar Vedat diye.
~
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
~
İşte Vedat'ın trajik intiharı ve Ümit Yaşar'ın ağıtları ve şiirleri böyle.
Sahibini Arayan Mektuplar, Peki bu kitabın adı neden Sahibini Arayan Mektuplar? veya Ümit Yaşar bu kitabı yazarken neler düşünmüş ve hissetmiş, bir de ona bakalım.
"Sahibini Arayan Mektuplar'ı okuyanlar, sahipsiz bir mektup olmanın o büyük acısını acaba duyacaklar mı?...
Bu mektuplar; sırlarını, hüzünlerini, yalnızlıklarını söyleyecekler mi onlara? Kim bilir?
Ben bu kitabı yazarken daha çok yıllardır mektup bekleyen insanları, postacının her geçişinde "mektup var mı?" diye soran ve daima "yok" cevabını alan insanları düşündüm. Sevdiklerinden gelecek bir tek mektupla ömürleri boyunca avunacak o yalnız insanları...
Bitirdiğim zaman kendi kendime sordum:
Bu mektupları kime gönderecektim?
Zarfın üzerine hangi birinin adını yazacaktım? Dünyada yalnız insan o kadar çoktu ki!..
Onun için bu kitabın adını SAHİBİNİ ARAYAN MEKTUPLAR koyuyor, onu bütün sevenlere ve yalnızlara armağan ediyorum."
Ümit Yaşar Oğuzcan.
20.03.1961
Sahibini Arayan Mektuplar, Ümit Yaşar'dan okuduğum ilk kitaptı. 25 tane mektup ile bizleri aşka, sevgiye, özleme ve tüm güzel duygulara bir güzel doyuruyor.
Ümit Yaşar Oğuzcan benim en sevdiğim, mısralarında kendimi kaybettiğim, yeri gelince ağladığım, hüzünlendiğim bir şair ve bende yeri çok ayrıdır. ♡
Mektuplar o kadar güzel ve anlamlıydı ki bir an tüm kitabı çizmekten, paylaşmaktan korktum çünkü altı çizilesi o kadar güzel cümleler var ki... Beni en çok yaralayan mektuplardan bir tanesi, Yirmi Beşinci Mektup idi. Bakın ne diyor son cümlesinde;
❝Unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım.
Biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. Her şeyiyle onu sana bırakıyorum. Hayatın senin olsun, istersen hayatım da. Ama sen kendinin bile olamayacaksın artık... Ben yaşadıkça, adım söylendikçe...
Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkûm ediyorum.❞
Bir de beşinci mektuptan alıntılar bırakayım buraya.
❝Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
(...)
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var, bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
(...)
Yaşıyorsam; içimde umut varsa yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem bunca sevemezdim ki!❞
Bu kitabı okumayan biri çok şey kaybeder. Sadece Sahibini Arayan Mektuplar da değil, herkes bu şairin tüm kitaplarını okusun istiyorum..
Tüm kitaplarını şiddetle öneriyorum. Umarım okur ve beğenirsiniz.
İyi Okumalar...