Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

138 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Horoz Şekeri
Merhabalar Sevgili Kitap Dostları Bugün sizlere Yazar
Melehat Sevinç
Melehat Sevinç
Hanımın Kaleminden çıkıp #odessa.yayinevi tarafından yayınlanan
Horoz Şekeri
Horoz Şekeri
adlı kitap yorumuyla geldim. -Kitabımızın türü roman olup 138 sayfadan oluşmaktadır. Yazım dili sade, açık ve oldukça anlaşılırdır. İçinde argo kelimelere yer verilmemiş olmasıyla 7'den 70'e her yaş gurubuna uygun bir kurguya hakimdir. Sizi ilk sayfasında içine çekmeyi başarıp son sayfasına kadar merak içinde ilerleten kitapları okumayı sever misiniz? Cevabınız evet ise bu kitap tam sizlik derim. Neden mi? Hadi gelin az biraz kitap içeriği hakkında bilgi vereyim size -Kitabımız 5 yaşından 6 yaşına kadar hayatı küçük kalbinde açılmış görünmez yaralarla yaşayan bir kız çocuğunun yaşam hikayesini anlatıyor bize. Şimdi bu kız çocuğu kim? Adı ne? Küçücük yaşta nasıl bir hayatın içinde yaşamış da kalbinde görünmez yaralar açılmış? gibi soruları sorduğunuzu duyar gibiyim. Hadi o zaman gelin sizi Melek ve ailesiyle tanıştırayım. -Melek, geçimini mevsimlik işçisi olarak tütün üreticiliği yapan Elif ile Cihan adındaki bir ailenin 5 yaşındaki tek çocuğudur. Bazı şeyler, çokça şeyler olduğu için elimizde olmadan çoğu şeylerin içine çeker bizi ve bir süre hiçbir şey yapamaz hale geliriz. Melek'in ailesi de bu bazı şeyler (geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı) yüzünden çokça şeylere katlanmak zorunda kalmışlar. Mevsimlik işçilerin çoğu gibi Melek'in ailesi de yazın çalışıp kışın yermiş. Bazen kışın da ufak tefek de olsa babası bağ budama, fidan aşılama gibi geçici işler bulur hafta harçlığını çıkarırmış. Kışın çıkan günlük işler bulunmaz nimet gibiydi onlar için. Anne ile babası tütün tarlasında çalışırken Melek de kümesteki horoz ile tavukların çıkardığı sesler ile neşelenir kendi sesiyle onlara eşlik edip can sıkıntısıyla geçen zamanını neşeli bir hale getirmeye çalışırmış. -Siz hiç taşlarla arkadaş olup onlarla konuşan bir çocuk gördünüz mü? -Ben görmedim ama bu kitabı okuyarak şahit oldum. Bazen gözler değil zihinler şahit olur birçok şeye ve ben bu kitabı okurken 5 yaşında adı Melek olan küçük bir kızın Dobbie ve Testere isimlerini verdiği 2 taş ile arkadaş olup, hüznünü ve mutluluğunu onlarla paylaştığına şahit oldum. Anne ve babası köyde tütün işçiliği yaptığı sıralarda Melek köy bakkalına gider ya şekerli sakız yada horoz şekeri alırdı hep ama şekerli sakızın tadı hemen bittiği için atardı o yüzden en çok horoz şekerini severdi. -Peki siz hiç geçimini sağlamak için tütün tarlasında çalışmak zorunda olup, traktör sesinden rahatsız olmadan yol boyunca uyuklayan ama traktör sesi kesildiği anda uyanan insanlara denk geldiniz mi? -Ben bu kitabı okurken o insanları bire bir görür gibi oldum. -Geçinmek için sürekli çalışmak zorunda kalan, iş olmayınca da düşüncelere dalıp giden Elif Melek uyuduğu zaman onu izlerken ne kadar çok özlediğini farkeder. Bazen hayat insanın sırtına öyle yükler bindirir ki yanındakini bile görmeni engeller. İşte hayat Elif ile Cihanı da bu hale getirmiştir. Tütün mevsimi bitip tütünler topladıktan sonra tüm işçiler evlerine döner. -Peki siz Umudu göğün renginde bulup, mutluluğu güneşin doğuşunda hisseden bir çocukla tanıştınız mı hiç? -Ben bu kitap sayesinde o çocuğu yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Çünkü Meleğin hayal gücü öyle güçlü ve güzeldi ki tütün işi bitip evlerine döndüklerinde harabeye dönmüş evlerini yeniden onarıp boyamak isteyen Elif ile Cihan evlerinin duvarlarını kızlarının sevdiği renge yani Maviye boyamışlar. -Meleğin kalbi o kadar güzel ki bir ağacın dalına yuva yapmış yavrularını besleyen kuşları izlerken Anne kuşun uçtuğunu görünce hemen Elif'in yanına koşup bir parça ekmek alıp ağaca çıkmış ve kuşları beslemeye çalışmış ama talihsizlik bu ya bir anda dengesini kaybedip yere düşer ve ilk görünür yarayı işte o zaman dizinden alır. Zaman yavaş yavaş akıp giderken Cihan kızına onu okula yazdıracağını ona okul kıyafeti ve eşyalar alacağını söyler.  Melek babası ile kayıt yaptırmak için okula gider. Okul Müdürü Melek'e süzüp kaç yaşındasın sen bakalım? epey küçük görünüyorsun diye sorar. Melek : “Ben beş yaşındaydım bitti altıya bastım.” diye kendinden emin bir şekilde müdüre cevap verir. Müdür ;seni okula almamız için birde soru sormam gerek bilirsen hemen kaydını yaparız der. Melek tamam ama bilemezsem okula gelemez miyim? diye sorunca müdür "Korkma Melek şaka yaptım ben sana sadece büyüyünce ne olmak istiyorsun diye soracaktım” der. Melek : “Ben onu hiç düşünmedim. Büyüyünce karar versem ve size söylesem olur mu? der. Müdür :Olur, olmaz mı hiç çok mantıklı bir yaklaşım aferin sana sevdim seni ben. diyerek Melek'in heyecanını az da olsa hafiflettiği için rahatlar. Melek ile babası eve gittiklerinde Melek tüm olup biteni annesine anlattıktan sonra “Anne, bana okul kıyafetleri almaya ne zaman gideceğiz?” diye sorar. Annesi haftaya Meleğim diye cevap verir. Melek daha çok zaman olduğuna dair memnuniyetsiz bir şekilde serzenişte bulunur. Elif Melek'e yedi renkli taş bulmasını sonra her akşam yatmadan önce 1 taşı bahçeye atmasını söyler. Her taşın 1 günü simgelediğini taşlar bitince alışveriş yapmaya gideceklerini söyler. Melek her akşam yatmadan önce 1 taşı bahçeye atmaya başlar. Hergün 1 taşı eksilen Melek son taşı da attıktan sonra Annesine taşların bittiğini artık alışverişe gidebileceklerini söyler. Melek sözünü tutmuştu ama Elif o gün taşların biteceğini unutup Cihandan alışveriş için para almamıştı. Bunu kızına söylediği zaman kızının gözlerinden ne kadar çok üzüldüğünü görür ve Melek'e görünmez yaraları anlatırken ilk görünmez yarayı kendi açtığını düşünüp üzülür. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Cihan eve gelir durumu anlayınca yarın çarşıya gidip ne gerekiyorsa alırız der. Melek daha fazla annesinin üzülmesini istemediği zaman gider annesinin kulağına Anne ben acıktım der ve küskünlüğü bitirir. 1 gün sonra alışverişe çıkan Melek, Elif ve Cihan önce Melek için Okul önlüğü almak için bir dükkana girerler. Ama Melek yaşına göre sıska olduğu için onun bedenine uygun önlük yoktu o yüzdende mecburen 2 beden büyük bir önlük almak zorunda kalmışlardı. Önlük Melek'in istediği gibi olmasada ayakkabı ve çantada yüzü gülmüştü. Günler birbirini kovalayıp geçerken okul günü gelip çatmıştı. Melek ilk gün biraz tedirgin olup babasının gitmesini istemese de babası okuldan ayrıldıktan sonra çantasındaki mandalinayı sıra arkadaşı olup yeni tanıştığı Havva ile paylaşarak dost olmaya çalışır. Sonra öğretmen içeri girince öğretmen ve öğrenciler arasında tanışma faslı başlar. Tanışma sırası Melek 'e geldiğinde ayağa kalkıp “Benim adım Melek, büyüyünce ne olacağımı ben de bilmiyorum.” deyince bütün sınıf katıla katıla ona gülmüşler. Melek neden bu kadar güldüklerine anlam verememiş bu durum hiç hoşuna gitmemişti. Melek' in okula alışma zamanlarında evde bir huzursuzluk vardı. Çünkü Cihan iş arayışındaydı ama iş yoktu. İş bulamayan Cihan utandığı için eve ya hiç gitmiyor yada geç saatlerde gidiyordu. Melek babası eve geldiğinde bakkala gidip horoz şekeri almak istiyordu ama vakit geç olunca bakkallar kapalı olurdu ve Melek bu duruma çok üzülürdü. -Peki sizce Melek okula alışabilecek midir? Yoksa onu okuldan soğutacak olaylara mı maruz kalacak? -Cihan çalışabileceği bir iş bulabilecek midir? -Melek ne yaşamıştı da kalbinde görünmez derin yaralar açılmıştı? -Elif ile Cihanın araları düzelecek mi? Yoksa tahmin edilmez bir ayrılıkla mı sonlanacak? Bu soruların cevapları ve daha fazlası
Horoz Şekeri
Horoz Şekeri
adlı kitapta saklı. Sizlerde bu soruların cevabını merak ediyorsanız sizi son sayfasına kadar merak içinde ilerleten bu harika kitabı hemen seçkin kitap mağazalarından temin edip bu harika yolculuğa ortak olabilirsiniz... Kitabı alacak okurlara şimdiden Keyifli Okumalar Dilerim. Yazarımızın Kaleminin Daim Okuyucusunun Bol Olmasını Dilerim. Yeni Kitap Yorumlarında Buluşmak Dileğiyle... Kitaplar Işığınız Olsun. Kitapla Kalın Takipte Kalın...
Horoz Şekeri
Horoz ŞekeriMelehat Sevinç · Odessa Yayınevi · 202312 okunma
·
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.