Herkese merhaba . Bugün size masal tadında maceradan maceraya koşacağınız harika bir fantastik eserin yorumuyla geldim .
İstediğiniz çağa gitmenize yardımcı bir pusulaya sahip olsanız geçmişe mi geleceğe mi ve hangi çağa gitmek isterdiniz?
Bedeniniz uyurken Ruhunuz farklı bedenlere bürünse neler hissederdiniz?
Büyücüler sizce hep kötü müdür?
Bir ruh, farklı bedenler, çokça macera...
Kitabımız 2 bölümden oluşuyor. Öncelikle İlk bölümden bahsetmek istiyorum :
Can 12 yaşında, tarihe ve denize aşık bir çocuktur. Ondaki bu aşkı yeşerten keşfetme duygusudur. Her sene olduğu gibi ailesi ile Ayvalık'ta ki yazlığına giden Can, arkadaşları Yasmin ve William'ı görecek olmanın heyecanı içindedir. Yasmin ile denize dalış yaptıkları bir gün kayalıkların arasında bir şey bulur, çıkartır ve "Pusula" ismini koyar bu alete. Başına neler geleceğini bilmeden...
"Hâlâ bir rüyada olduğunu düşündü. Ama her şey o kadar gerçek gibiydi ki... Toprak kokan havayı,üstündeki zırhın ağırlığını, atın sıcaklığını hissedebiliyordu."
Odasına geçip Pusulayı araştırmaya başladığında kendini aniden bir Rüzgârın içinde savrulduktan sonra Başarılı Şövalye Sir Alistair olarak bulur. Ve Kralın ondan istediği bir şey vardır : Ejderha tarafından kaçırılan kızı Prenses Linda'yı kurtarması. Peki Ejdarha sanılan ya Ejdarha değilse?
Şimdi İkinci bölümden bahsetmek istiyorum :
"Okyanus,kimin dost,kimin düşman olduğunu gayet iyi bilir. O bir kadın gibidir. Sevildiğini bilirse,sana her şeyini verir. İhanet edersen,intikamı korkunç olur."
Pusulanın gizemini merak eden ve bilirkişiden öğrenmek isteyen Can, bu sefer Taragaruma Krallığına yolculuk yapmak ister. Kendini başarılı Balıkçı Kawi olarak Madu Ustasının yanında bulur. 3 gün birlikte balık avlarlar, Ustasından harika bilgiler öğrenir, ustasının sırlarına ortak olur.
Peki Can Pusulasının gizemini çözebilmiş midir?
Dolu dolu 238 sayfalık bir eserdi. Küçük Can ile ; krallar,prensler,prensesler,büyüler, mavi akrebin gizemli zehri, ruhu olmayan kemikten bir ordu ile savaş, hayat ağacı ve tarihi çağlara konuk oldum. Her macera bana ve Can'a farklı duygular yaşattı, farklı dersler öğretti. Çok tehlikeliydi ama çokta eğlenceliydi. Özellikle ana karakterin bir çocuk olmasını çok sevdim. Bedeni çocukken ruhunun farklı bedenlere yolculuk yapması ve o yaşları, çağları deneyimlemesi çok özeldi. Bende böyle bir pusula isterdim sanırım . Yazarın dili akıcı ve sade. Betimlemeler çok güzeldi, okurken kendimi hep mekanlarda hissettim, hiç sıkmadı. Yazar, merak unsuruyla okuyucunun zihnini hep canlı tutmuş. Kitabın nasıl bittiğini anlamadım . Eserde,Çağlar arası icatların bulunmayışının vurgulanması çok güzeldi . Yazarımızın ilk kitabı olmasına rağmen ben oldukça başarılı buldum. Kurgunun alt metni sevgi ve iyiliğe dayanıyor. Kişiler arası diyaloglar akıcı ve anlaşılırdı. Kitap çok merak uyandıran bir yerde bitti ve duyduğuma göre 2. Kitabımız da gelecek . Merakla bekliyorum .
"İnsanoğlu,içindeki meraka her zaman yenik düşmüş,sonuçları ne olursa olsun merakının peşinden gitmişti."
Sizce Can başından geçenleri ailesine ve arkadaşlarına anlatmış mıdır?
Siz olsanız anlatır mıydınız?
Peki sizce Can Pusulası ile yeni maceralara atılmaya devam eder mi?
Siz zorlukları ve tehlikeleri göze alıp yolculuk yapmaya devam eder miydiniz?
Özel Not : Yazarımız, Ayşe Züleyha Bicanoğlu kitabında ismini "Zuzu" mahlası olarak kullanıyor. Bu bana çok özel ve güzel geldi 🩵. Ayrıca kitabı okumaya başlamadan Umutlarımızı soldurmamamız, imkânsızın dahi gerçek olabileceği,karanlığın içinden bir ışık belirip hayatımızı aydınlatabileceği gibi bizi motive eden,yol gösteren bir Ön Söz yazısı bulunmakta lütfen okuyun .
"Tek bildiğim,içimdeki ümitlerin hep yeşerdiği. İnsanı, insan yapan,dünyayı var eden bu umutlar değil mi?"
Macera dolu bu eser Tavsiyemdir .
Sevgiyle... 
Züleyha Bicanoğlu
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.