Yazarımız realizm akımını savunmakta ama bu eserinde bana daha çok klasizim ve romantizm akımının etkisinde kalmış gibi izlenim verdi. Bir yandan soylu bir sınıf ele almış bir yandan da insanı duyguların çok yoğun olduğu olayları anlatmış. Olaylar Petersburg da başlayıp Moskova da son bulması bunun yazarın annesi öldükten sonra eğitim hayatının Petersburg' da devam etmesine bağladım. Romandaki bazı kahramanların yaşamı acı bir şekilde bitmişken romanın en temiz, duygulu ve hayatı boyunca tek bir adamı seven Zina için ve aynı zamanda kızını makam, mevki ve para için yaşlı ve kendini başkalarına beğendirmek adına makyajlı takma sakal ve saçları olan aynı zaman çelimsiz bedenli bir prense eş olması için çeşitli sahtekarlıklara başvuran annesi için mutlu son bulmuştur. Ben bu eseri okurken Türk edebiyatından iki esere çok benzettim. Romandaki Zina Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşkı Memnu eserindeki Bihter'e annesini ise Firdevs Hanım'a benzettim. Firdevs Hanım da kızı rahat bir yaşam sürsün diye yaşlı olan Adnan Bey'e kızını vermişti ve Bihter bunu zorla da olsa kabul etmiş ancak saadeti uzun sürmemişti. Ancak Zina tam tersine annesine İlk başta evet derken daha sonraları bunun bir alçaklık olduğunu düşünüp oyunu bozar ve prens öldükten sonra vali olan yeğeni ile evlenir. Aynı zamanda kendisini çokça seven Mozglyakov, prensi amcası olarak görür ve kendini onun yeğeni olarak tanıttır ancak onun o mutlu günleri prens ölünce son bulur. Zina tarafından reddedilmenin acısı romanın sonuna kadar devam eder. Roman aynı zamanda bana piyano metaforu ile Eylül romanını anımsattı. Prens Zina ile o piyano saatlerini rüya olarak anımsar. Bazı duyguların para ile satın alınmayacağını sevginin galib geldiğini gizli işlerin bir şekilde ortaya çıktığını iyi anlatan bir yapıt olmuş. Çok hayran kalmasam da tavsiye ederim.

Amcanın RüyasıFyodor Dostoyevski · Antik Kitap · 20133,278 okunma

·

62 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nuran Temur