Gönderi

Ergendim. Tepem fena atmıştı. Çok ama çok kızgındım aileme. Haklı olduğumdan zerre kadar şüphem yoktu. Mamafih haklılığımı kabul ettirmeye gücüm yetmiyordu; ailem yaşça ve sayıca üstündü. Fakat her eşyanın bir tabiatı vardı ve o hadisede ortaya çıkan durum benim tabiatıma aykırıydı. Kapıyı çarpıp çıktım. Bizim evin az ilerisinde, yolun karşısında bir yıkıntı vardı. Çoğu gitmiş, bir iki duvar parçası ayakta kalmış. Tam yolun üzerindeki, bizim evi neredeyse cepheden gören duvarın en yüksek yerine tırmandım ve oturdum. Ne yaptığımın farkındaydım. Mahatma Gandhi ve mücadelesiyle bir süre önce tanışmıştım. Çocuk aklımla adeta büyülenmiştim. Ahimsa nedir, pasif direniş nasıl yapılır az çok fikrim vardı. Kendimden emindim yani. Yoldan geçenler ve onların pasif direnişle ilgili düşünceleri umurumda değildi. Eylemim hedefine varınca bırakacaktım zaten; planlı ve denetimliydim yani. Bu işin sonunda haklılığımı kabul ettireceğimden şüphem yoktu. Doğal olarak, yaptığım eylemle hakkında tartıştığımız mesele arasındaki ilişkiyi bir türlü çözemeyen aileme duvarın üzerindeki kelaynak misali duruşum ile yeter miktarda eziyet çektirdiğime kanaat getirince, duvardan inip eve döndüm. Konu halledilmeden kapandı. Her iki taraf da bu işten eser miktarda kârlı çıktı. İletişim Yayınları tarafından Türkçeye “Kiraz’ın Şarkıları” diye çevrilen kitabın özgün adını görünce duvara tırmanışım, orada oturuşum, gelip geçenler ve hatta havanın o günkü kokusu canlandı zihnimde: “La grève de la vie / Hayat Grevi” Lucie için yaz tatili hiç de iyi başlamaz. Kısa süre önce anneannesini yitirmiş ve babasının yanına taşınmak zorunda kalmıştır. Bundan önce anneannesinin yanında yaşamasının nedeni de, doğumundan kısa süre sonra annesini yitirmesidir. Babası annesinin ölümünü göğüslemekte zorlanmış ve kızına bakamamıştır. Lucie’yi anneannesi büyütmüştür. Lucie anneannesinin sohbetini, çiftliğini, hayvanlarla iletişimini, her şeyini özlemektedir. Anneannesinin geri gelmeyeceğini, artık o güzelim çiftlik yaşantısına geri dönemeyeceğini bilir bilmesine ama babasıyla, babasının yeni eşi Isabelle ile ve bebekleri Lucas ile yaşamak da kolay değildir. Tüm bunlar Lucie’yi öfkelendirmektedir. Yetmezmiş gibi, babası Lucie adına düşünmüş ve onu yaz için bir kampa göndermeye karar vermiştir. Lucie, tatilin ilk günü “hayat grevine” başlar ve kendisini odasına kapatır. Neyse ki Lucie yalnız değildir. Beşinci yaş gününde anneannesinin armağan ettiği kuşu Kiraz yanındadır. Kiraz, cıvıltılarıyla Lucie’ye yoldaşlık eder. Gerçi Lucie Kiraz’ın bir türlü parmağına konmamasına alınmaktadır ya… Babası ve Isabelle Lucie’yi odadan çıkması için zorlamazlar. Ve olaylar gelişir… Kitap boyunca Lucie’nin gidiş gelişlerini, çalkalanan duygularını ilgiyle okudum. Ama bence bundan daha önemlisi, yetişkinlerin donukluğunun, anlayışın sınırında durup da eşiği geçmeyen, duygularını karşılarındaki kişiden esirgeyen hallerinin kitabın yazarı Amélie Couture tarafından çok iyi yansıtılıyor oluşudur. Doğrusu Lucie’nin babasının odunsu bir dokuya sahip olduğunu düşünüyorum. Yine de babasının ve eşinin Lucie’yi odadan çıkmaya zorlamak yerine sabırla beklemesini takdir ediyorum. Kayıplar, yer değiştirmeler, boşanmalar, yeni kardeş, yeni eşten yeni kardeş… Bunlar çocukların zorlandıkları konular. Hele bir de karşılarındaki yetişkinler bu konuları çocuklara açıklarken ve çocukların duygularını paylaşırken yeterince özenli değilse. “Kiraz’ın Şarkıları”, çocukları duygularını ifade etmeye, yetişkinleri de çocukların duygularını dinlemeye ve anlamaya teşvik eden bir kitap.
Sayfa 12
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.