Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Genazino'nun okuduğum üçüncü eseri ve yine hayal kırıklığına uğratmadı. Öyle ki kitabı okumak için inanılmaz bir sabırsızlık içindeydim, çantamda olduğu her an boş bir fırsatını bulup okumak fikri dolaşıyordu aklımda yalnızca. Böyle yüksek bir beklentiye kesin fos bulurum korkusu oluşmuştu ancak her zerresine kadar değdi. Bir yazarı sayfaların ve kurguların gerisinden çekip çıkararak bizzat tanışmışçasına içselleştirmek ve benimsemek hoşuma gidiyor. Herhangi bir arkadaşımdan, kardeşimden, anne babamdan bahsederken duyduğum güven ve samimiyete dayanarak o bunu sevmez, o bunu ister, o olsaydı böyle düşünürdü diyebilmek benim okuma serüvenimde yeni bir deneyim. Ve bu kişilerden birinin Genazino olmasından da memnunum, iliklerine kadar hissettiriyor çünkü bu tatminkarlığı. Resmen duygu dünyasını her eserinde farklı ve her seferinde müthiş anlatımlarla pekiştiriyor. Kitabın karakteri bağımsız olmaya tutkun olmasına rağmen günün sonunda yine bağımlılıklarına esir düşen bir serbest mimar. Beklenmedik bir anda ölen bir iş arkadaşının boşta kalan pozisyonu kendisine teklif edilince elden düşme bir işe, iş arkadaşının karısı ile ilişkiye başlama fırsatını yakalaması ile elden düşme bir kadına, elden düşme bir arabaya sahip oluyor. Kapitalist düzenin ve modernitenin tekdüzeleştirdiği insan yığınının basit bir parçası haline gelmekten çok korkan bir karakter. Bu tutum genel olarak Genazino'nun kitaplarında yer almakta zaten, monoton ve yavan hayatın içinde gözlemleyen ve sorgulayan olmaya duyulan arzu. Bunu ben en bariz nesneler ile kurduğu ilişki içerisinde gözlemleyebiliyorum. Nesneyi modern dünyanın 'toplumdan onay alma ve kabul görme' dayatması olarak görmekten ziyade sadece gözlem ve sorgulama dahilinde değerli buluyor. Eskimiş bir pantolon, yırtılmış bir nevresim takımı, lekeli halılar, aldığı hazır salatalar; hepsi kurguda amacına hizmet etmeden yer alan nesneler aslında. Hatta yeri geliyor eleştirdiği tüketim çılgınlığı; sahip olduğu elden düşme işten, arabadan, evden kurtulması için kurtarıcı rolüne giriyor. Yine bir amaçtan sapma konusu. Kendi deyimiyle “zamanın ve modanın etraflarına istiflediği ne varsa hepsiyle özdeşleşmek”karakterin ne pahasına olursa olsun kaçındığı bir vaziyet. Gelin görün ki Genazino'nun yine özgürlüğüne düşkün karakterlerinde onunla birlikte kapana kısılmış hissettiğim iki bağımlılık var ki onlar da kadınlar ve cinsellik. Özellikle cinselliğe garip bir bakış açısı var, annesinden, hayatındaki en önemli kadından alamadığı duygusal bağlılılığın eksikliğini cinsel bağlılıkla doldurduğunu düşünüyorum. Özellikle bu eseri sık sık annesini andığı ve annesine karşı duygularını daha açık ifade ettiği bir anlatıma sahip, üstelik Maria karakterini de mizahi bir dille annesiyle bağdaştırıyor ancak bundan rahatsızlık duyup duymadığından emin olamıyoruz. Ne özlem giderme ne de eleştirme belirtisi var. Dediğim gibi, kendisi de cinselliğe olan aşırı tutkusunun ve bağlılığının farkında. Bu ise hayatındaki kadınlarla ilişkilerini şiddetle etkilemekte. Örneğin Maria'ya duyduğu sevgiden emin değil ve ondan asla kopamadığını dile getirmekten çekinmiyor, ancak annesini anımsatan Maria'da huzur bulduğu şeyin onla yaşadığı cinsel hayatı olması da basit bir kargaşa yaratıyor. Yine aynı şekilde bebek emziren bir anneyi gözlemlerken herhangi bir duygu barındırmayan ve yalnızca göğüslere odaklanmış anlatımı da beni afallatmıştı. Bahsettiğim tutsak düştüğü bağlılığı da bu bana göre, zira genel bir zemine yaydığımız takdirde yaşamak istediği hayatı elde etme sürecinde bu ilişki döngüleri onu bir hayli zorlamakta. Yazarın müthiş anlatım gücüne hayranlığım her okuyuşumda katlanıyor. “Ya şu durumu, bu hissi, şu kafa karışıklığını, bu muzipliği daha farklı anlatamazdı.” Okuma sürecim çoğunlukla bu hükümle ilerliyor. Gözlem yeteneğinin de okuru bulaşıcı etkilere maruz bıraktığına inanıyorum. :d Kısaca yine bir Genazino klasiğiydi, okurken çok zevk aldım ve tekrar, yeni bir ben ile de okumak isterim sonradan. “Etrafımdaki insanları etkilemek zorunda olma yükümlülüğünden kurtulmuştum. Benim gibi, bağımlılık halinde bir kendini kabul ettirme baskısı altında yaşayan biri için hücre, bir rahatlamaydı.” (s.114) Yolculuk ve kendi benliğini gerçekleştiriş her ne kadar bir hücrede yalnızlıkla sonlansa da “Mutlu azınlığa!”
Elden Düşme Dünya
Elden Düşme DünyaWilhelm Genazino · Jaguar Kitap · 2020631 okunma
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.