Gönderi

SENDEN SONRA Senden sonra çok yağmur yağdı. Çok insanlar geldi, anlatıp gittiler. Bir tarafımda eksik bir şeyler, her sızıda varlığını duyurdu. Senden sonra ruhum hep aksayarak yürüdü. Bu gurbetin bir gün biteceği hakikati içime ağır bir taş gibi çöreklenip kaldı. Hayatın daimi bir daüssıla, sevmenin özlemek olduğu bilinci ruhuma otağ kurdu. Senden sonra ağız dolusu kahkaham kalmadı, her gülüşe bir ucundan, bu dünyada bir daha seni göremeyecek olmanın kekre tadı karıştı. Senden sonra çok yağmur yağdı. “Biraz yağmur kimseyi incitmez”. Her insan kendi masalının peşinde koşuyor. Koca bir ömrü bir hikâye kurmak için yaşıyoruz. Anlatacak bir şeylerimiz olsun, bizden geriye bir hoş seda kalsın istiyoruz. Sevenlerin kalbine çarparak çoğalacak bir büyük hece, sadece sevginin telleriyle titreşecek bir cümle. Senden geriye, senin güzelliğine, doğruluk ve iyiliğine tanıklık eden sözler kaldı. Zaten bir söz, iyiliğe tanıklık etmiyorsa neye yarar ki? Senden sonra üstümüze çok yağmurlar yağdı, olmadık zamanlarda bir üşüme tuttu bizi ve dedik ki “Biraz yağmur kimseyi incitmez”. Torunların bir yaş daha büyüdü. Dört mevsim daha. Büyük oğlan arada seni düşünüp ağlasa da senin can arkadaşın, küçük sarı adam bir daha seni sormadı. Ona “Deden uzak ülkede” dedik. Sustu ve bir daha seni sormadı. Yeryüzünde onu bu kadar karşılıksız seven, parklara, hayata, börtü böceğe onunla ilk merhabasını verdiği arkadaşının, birden sırra kadem basmasını anlayamadı. Aslına bakarsan, biz de hâlâ tam anlamış değiliz. Çocukluğun ılık hatıraları rüyalarımıza sızdıkça, dünya bizi hırpaladıkça, sıkı sıkıya elini tutmak, senden emniyet almak istiyoruz. Kalbimizi serinleten inancımız olmasa, karanlık bir ormanda uğultuların peşi sıra kaybolur giderdik. Torunların bir yaş daha büyüdü. Dört mevsim daha. Sessizlik kendini öğretti. “Bize bunca sessizliği öğretebilmek için / Çok yalnız kalmış olmalı atalarımızdan biri”. Gidişin bana sessizliği öğretti. Nicedir talim ediyordum da sırrına âgâh olamamıştım. Senden sonra aradan başka hayatlar geçti. Sessizlik kendini öğretti. Her oğul babasının gölgesidir. Kaç zamandır bir mektup yazmayı kuruyorum sana. Sadece, kalbimin derinliklerinde konuşmak istiyorum. Biliyorum melekler taşır oğulların sözünü. Kelimelerim biner Cebrail’in kanatlarına, o ışıksı varlık tamamlar sözümün eksiğini. Bir oğul ancak babasını özlemekle çiçek açar. Bir aydınlık vurur çehresine, özlemden söz açtığında. Her oğul babasının gölgesidir. Senden sonra çok yağmur yağdı. Sarı torun, en çok ‘neden?’ diyor. Bu sözcük ona çok yakışıyor. Neden sorusunu sonsuza dek uzatmak hoşuna gidiyor. Neden diye başlayan sonsuz sayıda cümle kurabilir. Abisi çok tatlı bir genç adam olmaya gidiyor. Sınıf birincisi değil ama insanların hallerini pek güzel seziyor. Allah vergisi bir empati yeteneği var. Onun merhametli kalbini seviyorum. Dedesinden aldığı bir şey var. Senden sonra çok yağmur yağdı. Ben ki bir oğulum, senin kalıcılık yurduna kanat çırpmanla ben de yola çıkmış oldum. Bir oğulum ve ben yaşarken sen bende yaşamaya devam ediyorsun. Senden sonra çok yağmur yağdı. Aradan çok hayatlar geçti. Sessizlik kendini öğretti. Sen de ben de En Sevgili’nin oğullarıyız. Onun gölgesiyiz, onun bendesiyiz. Seni de çok özledik, selam üzerine olsun, onu da çok özledik .
·
897 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.