Kitabın son 40 sayfası kaynakça için ayrılmış, bu ne demek.. ortada gerçek bir araştırma ve emek var demek. Güzel olan ise bir araştırma yazısı okur gibi hissetmiyorsunuz. Magazinsel, nüktedan bir dili var yazarın. Yılan balığıyla ilgili 40 sayfa bir şeyler okuyacaksın deseler hiç ihtimal vermezdim heralde ama öyle bir çekiyor ki konuya sizi, bir sonraki canlı kim? neyi enteresan? diye güçlü bir dürtüyle çevirdim sayfaları. Canlılar dünyasının gizemlerine dair.. Hepsinden bazı tuhaf bulduklarımı aldım sadece.. Toplamda 13 canlıyı incelemiş. Yılanbalığı: Dünya üzerinde yalnızca Sargasso’da doğup tatlı sulara göçüyorlar. Nasıl üredikleri halâ bilinmiyor Kunduz: Koku kesecikleri erkeklik organıyla karıştırılmış yıllarca. Tembel Hayvan: Yüzebilir, sindirimleri 15-20 gün sürer. Kolayca yaralanmazlar Sırtlan: Dişi üreme organı tıpkı bir penise benzer ve anne adaylarının yarısı bu zorlu doğumda ölür. “Hortumun içinden kavun geçirmek” demiş yazar sırtlanların doğumuna. Akbaba: Koku değil görme duyularıyla hareket ederler. Sandığımız kadar leşçi değiller, daha seçiciler. İnce kılsız boyunları avın içine iyice uzanabilmelerini sağlıyor. Yarasa: Uçan tek memeli. İncil’de pis diye anılan kan emici. Antik çağların şeytan’ı.. Aslında çoğunlukla vejeteryan, meyve sever hayvanlar. Açık yaradan kan içen türleri de var fakat vücuttaki kanı sıfırlayacak kadar değil olsa olsa bir iki kaşık kadar.. Kurbağa: İlkel gebelik testlerinin kahramanları (: Kuzey ülkelerinde ise bir içeceğe dönüşmek üzere besleniyorlar. Leylek: Küresel ısınmayla pek çok türü güneye göçü bırakıp yerleşik hayata geçmiş gibi duruyor. Su aygırı:Bilinenin aksine en yakın akrabaları domuzlar değil; balinalar.. Kendi güneş kremini üreten bir tür. Mora çalan tonu da bu köpüğümsü yapışkan kırmızı sıvıdan geliyor. Vejeteryanlar. Filmlerdeki ponçik karakterlerinin tam tersi olarak son derece saldırganlar ve insan sevmezler (: Sığın: En büyük geyik türü diyebiliriz, fermente meyveleri tıka basa yiyip sarhoş olarak sembolü olduğu İsveç’i dönem dönem birbirine katmakla nam salmışlar. Sarhoşluk diye bildiğimiz şey de bir tür alerjik reaksiyonmuş meğer (: günahlarını almışız.. Elk diye de bilinir Panda: Gerçekten romantikler, Londra’da bakıcısı beyfendiye ilgisinden ötürü aşık olup ilişkiyi reddeden panda var. O kadar bağ kurabilme sevme sanatında ustalaşmışlar. Çindeki çabalar sonuç vermiş, soyları tehlikeden kurtulmuş, ancak vahşi doğada hayatta kalamamışlar, koruma altında büyütülmeye devam ediyorlar. Zaman zaman saldırganlaşabilirler, sanıldığı gibi ponçik değiller. Ülkeler arası diplomaside kullanılan bir hediye olmuş yıllarca. Anlaşmaların onaylanması sürecine, jestlere alet olmuşlar. Çin “ürettiği” pandaları 1 milyon dolara senelik kiralıyor ve mutlaka geri alıyor (: Penguen: Arjantin ve Şili arasında uzanan Macellan boğazı kıyılarında 16. yy’da denizcilerin birincil besin kaynağı olmuşlar. Yavruların yumurtadan çıkışında anne baba nöbetleşe görev alıp sırayla korumuş bakmışlar.. Şempanze: DNAlarımızın %98 oranında benzeştiği bu canlılar üzerinde pek çok deneyler yapılmış, en tuhafı insan sperminin şempanzelerde döllenme yapıp yapmayacağı üzerine.. Rus bilim adamının herkesin kiliseyle bağını koparmasına sebep olsun diye giriştiği bu çaba sonuçsuz kalsa da akıllarda hep bir soru işareti bırakmış. İnsan ve şempanze melezleşmesi mümkün mü ?

Hayvanlar Aleminden Uygunsuz GerçeklerLucy Cooke · Domingo Yayınevi · 202058 okunma

·

20 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Aslı Ateş