Centilmen Piç serisinin üçüncü kitabı olan Hırsızlar Cumhuriyeti ' ni bitirdim . Ve yine üzerine konuşmak istediğim bir sürü nokta var . Ama ilk önce kitabın konusundan bahsetmek istiyorum .
Önceki kitapta olan olaylardan ötürü Locke ' un kanında çaresi olmayan bir zehir bulunmaktadır . Ve durumu her geçen gün kötüye gitmektedir . Tam o sırada Locke ve Jean ' a oldukça ilginç ama bir o kadar da reddedemeyecekleri bir teklif gelir . Bağlıbüyücülerle bir anlaşma . Anlaşmanın kendi paylarına düşen kısmını gerçekleştirmeleri için ise Karthain ' de her beş yılda bir yapılan seçimlere hile karıştırmaları istenir . Böylece hem ikili siyasete atılmış hem de bunu baş düşmanları olarak gördükleri bağlıbüyücüler için yapmış olurlar . Ama bilmedikleri bir şey vardır ve o da Sabetha ' ya karşı mücadele verecek olmalarıdır .
Konu olarak oldukça ilgi çekici bulduğum bu kitapta sonunda çoktandır namını duymuş olduğumuz Sabetha ile tanıştık . Her ne kadar kendisine çok fazla sempati duyamamış olsam da onu ve Locke ' u aynı satırlarda okumak çok keyifliydi .
Ayrıca kitapta öncekilerden farklı olarak büyü sistemini daha yakından tanımış olduk . Bu açıdan da oldukça tatmin ediciydi . Çünkü bence artık bazı ayrıntıları öğrenmemiz gerekiyordu .
Bu arada önceki kitaplarda da olduğu gibi yine geçmişe gittiğimiz kısımlar mevcuttu . Açıkçası ben ikinci kitaptaki o kısımları biraz fazlalık olarak görmüştüm . Ama bu kitapta geçmişi okumak çok keyifliydi . Yazarın diğer kitaplardan farklı olarak belli bir olayı bölüm bölüm anlatması çok hoş olmuş bence . Tabi asıl amaç bu kitapta gördüğümüz Locke - Sabetha ilişkisinin geçmişini ve başlangıcını öğrenmemizdi . Ama ben nedense okudukça Sabetha ' ya sinir oldum . Sanırım zamanla tüm iyi kitaplarda baş rolü hak etmeyen bir karakter olduğu gerçeğine alışacağım . ( Yine de Locke ile yakıştıklarını reddedemeyeceğim . )
Yazarın sonsözde söylediğine göre ikinci kitapta yan konu olarak denizcilikten bu kitapta ise tiyatrodan bahsetmek istemiş . İkinci kitapta biraz aşırıya kaçan kısımlar olsa da ben bu kitaptaki tiyatro ögesini sevdim .
Artık gelelim kitaptaki ters köşeye . Gerçekten hiç ama hiç tahmin edemediğimi itiraf etmem lazım . Locke ' un geçmişinde bizi şaşırtacak bir şeyler çıkacağı belliydi ama böylesini beklememiştim . İlk başta ben de Locke gibi inkar etsem de düşündükçe mantıklı geldi sanırım .
Dördüncü kitabı gerçek bir heyecanla bekleyeceğim . Açıkçası ben Locke ' un oldğu her kitabı gözüm kapalı alırım ama yazar ikinci kitapta düşen beklentileri bu kitapla yükselttiği için mutluyum .
-------------------------------------------------------------------------
" Zaten devlet dediğin , izinle yapılan soygundan başka nedir ki ? "