Gönderi

372 syf.
·
Not rated
Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra İstanbul işgal ediliyor ve İngilizler şehrin her tarafını ele geçiyorlar.Bu sıkıntılı dönemin hiç kuşkusuz sanırım en kötü süreci, tarihlere “Mütareke Dönemi” diye geçecek olan 1918–1920 yıllarını içine almaktadır. Mütareke, Batı’nın planlı bir şekilde Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayışının adı. Önemli bir tarihi dönem olan Mütareke yılları, romanlarımızda fazlaca işlenmiş ve yazarın Sodom ve Gomore adlı bu romanı da Mütareke yıllarını insanların ahlaki çöküşü üzerinden ele almış. Yakup Kadri’nin kitabın ismini Sodom ve Gomore olarak isimlendirmesinin sebebini sanırım öncelikle bu kelimelerin anlamlarını öğrenerek bulabilir.Kitap, ismini Hz. Lut döneminde sapıklık ve ahlaksızlıktan dolayı lanetlenmiş iki şehir olan Sodom ve Gomore’den almaktadır. Bu iki şehrin kısa hikâyesi şöyleymiş: Allah’ın emri üzere Hz. Lut ile inanmış yakınları, meleklerin dediklerine uyarak bu şehirleri terk edeceklerdir. Çünkü bu şehirlerde sapıklık gitgide artmakta, bunun önüne geçilememektedir.Birtakım sapıklıkları adet edinen halka ceza olması için bu şehirlere yeryüzünde görülmemiş bir Allah gazabı gönderilmeye başlanmış; yanardağların püskürttüğü kükürt alevleri ve taşlar, insanların üzerine yağmıştır. Böylece söz konusu iki şehir yerle bir olmuştur. Yakup Kadri Karaosmanoğlu da işgal yılları İstanbul’unda özellikle zengin kesim diyebileceğimiz ailelerin içine düştükleri bu ahlaksızlık durumunu anlatmak amacıyla romanına bu ismi vermeyi sanırım uygun bulmuştur. Romanda hem yabancı hem Türk uyruklu birçok karakter bulunmaktadır. Bu kişilerin ev partilerinde sık sık bir araya geldiklerine şahit oluyoruz ve ne büyük bir ahlaki çöküş içerisine girildiğine roman ilerledikçe daha çok şahit oluyoruz. Ülkenin içinde bulunduğu durumu hiç de yansıtmayan varlıklı aileler sömürmekte ve devamlı bir yerlerde eğlenmektedirler. Diğer taraftan ilerleyen olay ise Milli Mücadele dönemi resmidir ve bu resmi en acı portreyle anlatan kahramanlar da kitabın içerisinde mevcuttur.Romanda bu iki olay yan yana ilerlemektedir. Aynı zamanda kitapta bir de aşk öyküsü işlenmektedir.Romanda mekân olarak Beyoğlu, Nişantaşı, Şişli gibi semtlerin seçilmesi de sanırım tesadüf değildir Çünkü buralarda bulunan gazinolarda yoğun partiler verilmektedir. Eğlence hayatının yoğun olduğu bu semtlerde vatanı önemseyen insan sayısının oldukça azlığı da göze çarpmakta. Milli Mücadele Anadolu'dur.Her zaman Osmanlı tarafından ezilen, hor görülen Anadolu insanı vatanı yok olmaktan kurtarmış, daha sonrasında zafer yolu görülünce ise yüksek zümrelerden kimseler Yeni Türkiye oluşumu içerisinde yer almak için pastadan pay kapma yarışına girmişlerdir. ✓Her milletin içinden soysuzlar çıkabilir.Siz şimdi tutup da bunlardan Türk milletinin ırk karakterlerini mi keşfe kalkacaksınız !" (Sf348) Tüm bu yaşananlardan hareketle diyebiliriz ki Osmanlı'nın kalbi İstanbul'dur.Türkiye'nin kalbi Anadoludur.Yeni Türk devleti kendisine bir kalp ameliyatı yapmış ve bu ameliyattan başarıyla çıkarak Avrupa'nın tabir ettiği hasta adam imajından kurtulup, sağlıklı bir adam hüviyetine bürünmüştür. ✓ "Nasıl olur da bir avuç Anadolu Türkünün bu heybetli kudrete rağmen başarıya ulaşacağına ihtimal verilebilirdi? " (Sf361) Kitabı fazlasıyla beğendiğimi dile getirebilirim.Tarihi kulaktan dolma değil, bu şekilde okuyarak, olayların derinliklerine inerek, toplumun o zamanki sosyolojik yapısını özümseyerek çözümleyebileceğimize inananlardanım.Mutlaka okumalı ve "Yunan galip gelseydi", diyenlere inat; vatanımıza, malımıza, canımıza, namusumuza göz diken yedi cihanın taşkınlıklarını bizzat yerinde görmek en faydalısı diye düşünmekteyim.Keyifli okumalar.
Sodom ve Gomore
Sodom ve GomoreYakup Kadri Karaosmanoğlu · Bilgi Yayınevi · 19664,921 okunma
··
723 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.