Gönderi

104 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Id, Ego ve Superego
Psikoloji temalı eserleri oldum olası sevmişimdir. Asıl öznesi gezegendeki en komplike bilinçaltına, öngörülemeyen davranışlara ve fikirlere sahip insan canlısı olduğu için kişisel bir ilgi duyuyorum bu bilim dalına karşı. Dr Jekyll ve Bay Hyde, iki ana karakter üzerinden müthiş bir metaforik anlatımla kişilik bölünmesi konusunu işleyen ve bu konuyu aynı zamanda bilimkurgu öğeleri ile destekleyen, oldukça sağlam bir altyapıya sahip bir novelladır. Birçok yerde bilimkurgu romanlarının öncüsü olarak da geçen bu eser oldukça rağbet görmüş; şarkılara, tiyatro oyunlarına, müzikallere, sinemaya ve hatta belgesellere uyarlanmıştır. Kitap gerek ön kapağındaki resimle gerekse arka kapağındaki tanıtım yazısıyla oldukça spoiler verdiğinden, ben yine de naçizane konunun anlaşılmasından kaçınmak maksadıyla daha çok temasına uygun bir değerlendirme yazısı yazmaya çalışarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Ünlü nörolog Sigmund Freud'a göre kişiliğimizi oluşturan üç psikanalitik unsur vardır: id, ego ve süperego. Id, insanın doğuştan sahip olduğu en temel kişilik bileşenidir. Kişinin en ilkel, tamamen içgüdülerine dayalı davranışlarının temelidir. Temel insani dürtülerimizin, istek ve ihtiyaçlarımızın karşılanmasını tetikleyen ve iyi-kötü fark etmeksizin her insanda doğumdan itibaren faaliyet gösteren bir yapıdır. Bu yapı, kişinin ilerleyen yaşlarındaki karakter gelişiminden bağımsız olarak, yani toplumda iyi insan veya kötü insan olarak bilinmesinin bir önemi olmaksızın kişinin vücudunda yer edinmeye devam eder, kısacası insanın eylemlerini meydana getiren o talep dürtüsünü tetikleyen şeydir id. Bu dürtülerinden hareketle insanı bir davranışa sevk eden bilinçsel hareketin temelinde ise ego yatar. Adeta bir rehber, yol gösterici işlevi görür. Kişinin id kaynaklı arzularını tatmin etmek için burdan gelen istek ve arzulara makul seviyede yönlendirici olur. Adeta bir kar-zarar dengesiyle bu talepleri değerlendirip davranışları faydalı olana yöneltir. Süperego ise insanın sonradan edindiği bir bileşendir. Id gibi doğumla insanda yer edinen bir dürtü değildir. Yüzyıllar öncesinden günümüze toplum, aile ve kişinin kendi vicdan süzgecinden geçmiş iyi, ahlaklı ve erdemli sayılabilecek davranışları özümseyip bunların aksi yönünde meydana gelebilecek eylemlerin bir yaptırımla sonuçlanabileceği, cezalandırılabileceği, vicdanen insanı huzursuz, pişman ve kötü hissettireceği farkındalığını yaratır. İd'den gelen olumsuz istek ve dürtüler süperego ile bilinç çatışmalarına girer ve kişiyi ideal davranmaya yöneltir. Freud bu üç unsurun dengede tutulduğu bir kişinin ideal sağlıklı kişi olacağı düşüncesini savunur. Bu görüşe karşıt birçok fikir beyan edilse de genel olarak Freud'un görüşü kabul edilen görüştür. Kendi yaşamımızı düşündüğümüzde bastırdığımız duygularımız ve isteklerimizi reddedip doğru davranmaya kendimizi sevk ederek benliğimizi kısıtlandırmış mı oluyoruz? Cevabımız evetse bu kısıtlamalar yeri geldiğinde boğucu ve bunaltıcı bir hale evrilmez mi? Buna da cevabımız evet olduğu takdirde hepimizin mutlaka yaşadığı bu içsel çatışmaların ne olursa olsun bir şekilde biliçli veya bilinçdışı şekilde dizginleniyor olması bizim yüzyıllardır neslimizin tükenmemesine vesile oluyor. İnsan kişilik olarak öylesine zayıf, hazzın etkisine kapılıp savrulmaya öyle müsait bir varlık ki id, ego ve süperego dengesinin sağlanmadığı bir dünyanın git gide yok olmaya doğru sürükleneceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. İşte Robert Louis Stevenson'ın bir gece gördüğü rüyanın etkisine kapılarak yazdığı bu novellasından çıktığımız yolda yazar bizi tam olarak bu psikanalitik çalışmaya götürüyor. Hepimizin içten içe merak edip bazen davranmayı oldukça arzuladığı kötülük eylemlerini, iyi insan olma yönlendirmesinden bir kez olsun sıyrılıp kötü olabilme riskini göze almanın heyecanını, nelere mal olup olmayacağını veya düşünüldüğü kadar kötü sonuçlanıp sonuçlanmayacağını zekice bir hikaye ile tasarlayıp bizlere sunuyor. Bilimkurgu edebiyatına giriş eseri olarak düşünülürse oldukça iyi diyebileceğimiz bu eserin tadı damağınızda kalıyor. Çünkü konusu bakımından gayet güzel bir temel üzerine kurgulanan hikaye en can alıcı kısımda hızlıca sonuçlanıyor. Anlatılan psikolojik süreç biraz daha detaylandırılabilseydi ve Dr. Jeykll'in perspektifinden daha detaylı bir öncesi/sonrası aktarımı yapılabilseydi daha da keyifli bir okuma olurdu benim için. Yine de bu uzun öyküyü severek okudum ve yukarıda da bahsettiğim gibi türünün ilk örneklerinden birisi olmasının da önemiyle şans verilip okunması gereken güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Dr. Jekyll ile Bay HydeRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 201520.3k okunma
·
62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.