Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

308 syf.
8/10 puan verdi
Umberto Eco'nun Açık Yapıt'ı ve Açık Yapıt Hakkında
Umberto Eco
Umberto Eco
1 / 4 UMBERTO ECO Temel Kavramlar Klasik yapıt-modern yapıt-yorum-göstergebilim-açıklık- hareketli açıklık-çokluk-çoğulluk-çokanlamlılık Umberto Eco (1932-2016), İtalyan bilim insanı,yazar,edebiyatçı,eleştirmen,düşünürüydü.İtalya’nın Milano şehri yakınlarındaki Alessandria kasabasında doğdu.Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Tomassoculuk akımı ve onun estetik anlayışı üzerine yaptı.1954 yılında 22 yaşındayken Torino Üniversitesi’nden doktorluk ünvânı aldı.1954-1959 yılları arasında İtalyan radyo-televizyon kanalı olan RAI’nın kültür programları editörü olarak görev yaptı.Bunun yanında 1956-1964 yılları arasında Torino Üniversitesi’nde Estetik ve Ortaçağ Estetiği dersleri verdi.Sonrasında Milano ve Floransa’da üniversite hocalığı yaptı(1965-1969).Milano’da 1969-1971 yılları arasında Politeknik Üniversite’sinde öğretmenlik yaptı.Eco,1970 yılında henüz 39 yaşında İtalya’nın kuzeyindeki Bologna Üniversite’sinde Göstergebilim profesörü oldu.1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi. Eco'nun edebî kariyeri 1950'lerin sonunda, 'İl Verri'de köşe yazarıyken 'Diario minimo'yu (1959-61) yazmasıyla başladı. 'Marcatré' (1961) ve 'Quandici'nin (1967) kurucularının arasında yer aldı, 1971'den sonra 'Versus'un editörlüğünü yaptı ve 'Semiotica', 'Degrés', 'Text', 'Structuralist', 'Review', 'Communication', 'Problemi deli İnformazione' ve 'Alfabeta'nın editörler kurulunda yer aldı.'Quindici', 'İl Verri' gibi sanatsal ve entelektüel dergilere yazılar yazdı. 1959-1975 yılları arasında Bompiani Yayınevi’nde edebiyat dışı yayınlar editörlüğü yaptı.Bu esnada çağdaş müzik ve plastik sanatlar üzerine okumalar yapma ve yazma imkanı buldu. ‘La Stampa’, ‘Corriere della Sera’, ‘La Rebuplica,L’espresso’ gibi gazetelerde makaleler yazdı. Eco 1950’lerden itibaren avangart yapıtlara ve kitle kültürüne önem vermiştir.1970'lerden itibaren, genel okuyucular bir tarafta ve akademik uzmanlar diğer tarafta olmak üzere değişik kitleler için yazdı.   Eco,göstegebilim ve postyapısalcılık alanında yaptığı çalışmalarla geniş bir kitleye hitap etmiştir.Ortaçağ estetiğini incelediği esnada karşılaştığı Boulez,Luciano Berio gibi sanatçılara tesadüf etmiş,Tomasso’yu incelerden avangart sanatın öncülerini keşfetmiş,bu merhaleden sonra Joyce üzerinde durmuştur.Bu yazar hakkında derin araştırmalar yapmıştır.Çünkü ona göre edebiyat açısından Joyce,çağdaş sanatın nirengi noktasıydı.Hatta Eco’nun takma adı Dedalus’tu.Eco, Ortaçağ estetiği ve James Joyce hakkındaki çalışmaları vesilesiyle ‘açık yapıt’ sorunsalına açılmıştır.Bunun üzerine 1958 yılında 12. Uluslar arası Felsefe Kongresi’nde sunulan ‘açık yapıt’ sorunu üzerine görüşlerini belirtmiş.Bu konferastaki görüşlerini derinleştiren Açık Yapıt(1962) adlı denemeler kitabını yazmıştır.Yalnız burada James Joyce’un Finnegan’ın Vahı(1939) adlı eseri üzerine yazdığı bölümlere geniş yer vermesi,denemelerin bütünlüğünü bozduğu için 1967 yılındaki ikinci baskıda bu bölümü çıkararak eserini revize etmiş ve ikinci bir önsözle tekrar yayınlamıştır. 2 / 4 Son dönem yapıtlarında güncel olayları ve olguları işledi.Özellikle bu dönemde eleştiri,tarih ve iletişim alanında yazılar yazdı.Gülün Adı(1980),Foucault Sarkacı(1988),Baudolino(2000),Prag Mezarlığı(2010) gibi dünyada geniş okuyucu kitlesine ulaşan ve ses getiren romanlar da yazan Eco,2016 yılında Milano’daki evinde yaşama veda etti.   Açık yapıt, estetik değeri olan sanat eserlerinin okunmasında yorumcunun/okuyucunun etki rolü olduğunu savunur.Bu manada edebiyat,müzik ve plastik sanatlar özelinde bir yorun getiren açık yapıt,her yapıtın ‘açık’ olduğunu savunur.Bu minvalde düşündüğümüz zaman,bir sanatçı, bir eseri oluştururken dünyayı algılayarak aldıklarını bir forma dönüştürerek yapıtlarına yansıtırlar.Böylece okuyucu/yorumcu da bu yapıta maruz kalırken belli deneyimler çerçevesinde bir ya da birden çok getirir.Hatta getirmek zorundadır.Çünkü her insanın deneyimlerini oluşturan kültürü farklıdır.Açık yapıt kuramı da aslında her yapıtın bir şekilde yoruma/yorumlara açık oluşunu ifade eder.Bu yorum mevzusu,müzikal bir eserde ya da plastik sanatlarda açık yapıtların daha da çeşitlendirilebilir olmasını sağlar.Daha doğrusu bu tarz sanatlardaki ‘açıklık’, bizatihi yapıtın kendi biçimsel formlarından kaynaklanan bir düzensizlikle, yapıtın neresinden bakılırsa bakılsın kendi içinde bir bütünlük sağlar.Bu da yapıtlara bir ‘çoğulluk’ ve ‘çokanlamlılık’ getirir.Yorumlar artacağı için yapıtın ifade edeceği anlam da arttırılır.Böylece estetik olarak yapıttan daha fazla haz alınması sağlanmış olur. ‘Açık yapıt’ kavramını ortaya çıkaran düşünce, temelde,klasik sanat ile modern sanat arasındaki ayrımdan kaynaklanır.Klasik sanat yapıtları,okuyucunun deneyimlerine göre okumalara müsait olup yorumlanabilir olmalarına rağmen bu yorumlar sınırlıdır.Haddizatında Eco’nun bahsettiği klasik yapıtlar Batı kültürü için ya Hristiyanlık’tan nemalanır ya da Antik Yunan’dan.Sözgelimi Eski Ahit,İncil,Tevrat,Zebur’a göndermeler yapan klasik yapıtların büyük oranda vermek istedikleri mesaj yazar tarafından belirli sınırlar çerçevesinde kodlanarak verilmiştir.Bu durum,yapıtı çoklu yorumlara kapatmıştır.Klasik sanat görüşüne mensup bir ressam,illaki resmin bir yerine bir koç ya da bir bebek yerleştirir.Bu durum da hep Hz.İsa’yı çağrıştırır.Yine aynı şekilde klasik müzikallerde mezmurlardan yararlanılır ya da onlara öykünerek pasajlar oluşturulur.Tüm bunlar klasik yapıtları yoruma kapatır.Okuyucu/yorumcu kendini edilgin ve sonu belli bir yapıtın içinde bulur.Dolayısıyla estetik haz unsuru azalır.Modern sanat yapıtları ise daha insani daha gerçek unsurları işledikleri için sonsuz yoruma açıktırlar.Çünkü insani deneyimlerin makes bulacağı bir yapıttır modern yapıtlar.Bunun bir diğer nedeni de bu yapıtların temelinde bir düzensizlik olmasıdır.Yani biçimsel olarak da modern yapıtlar,biçimi sanatın içinde yıkayarak,daha doğru tabirle biçimi parçalamaya çalışarak,kendilerine ait bir düzen yaratmaya çalışırlar.İşte bu düzen(sizlik),aslında okuyucu özgürleştirir,onun yapıttan hem anlamsal olarak hem bilgisel olarak hem de iletişimler olarak yapacağı alılmamaları çeşitlendirmiş olur.Böylece sanat yapıtı sonsuz yoruma açık hale getirilir. Eco,postyapısalcılık ve göstergebilim üzerine yaptığı çalışmalar neticesinde ‘açık yapıt’ın poetikasını oluşturur.Onu bilgi kuramına,estetik kuramına ve iletişime göre açıklamaya çalışır.Bu bağlamda düşünüldüğünde klasik yapıtlar iletişimsel olarak ne kadar çok şey ifade ederlerse  etsinler bilgi kuramı açısından hiçbir şey ifade etmeyebilirler.Bilgi kuramı açısından doyurucu olan bir yapıt,belki estetik olarak okuyucuya haz 3 / 4 vermeyebilir.Eco’ya göre avangart sanatın doğuşuyla beraber ortaya çıkan açık yapıtlar,bu manada daha doyurucu okumalara/yorumlara açık hale hale gelir.Çünkü okuyucu yapıta dahil olur. Klasik yapıtlar,bir icracının/yararın belli kurallar çerçevesinde ve kapalı bir şekilde okuyucunun/yorumcunun, yapıtı icra eden sanatçının hayal gücünün sınırlarına kadar yapıta iştirak edebildiği yapıtlardır.Okuyucu/yorumcu,kendisini yolu yapıtı icra eden sanatçının bildiği tek çıkışı olan bir labirente düşmüş fare gibi hisseder.Alacağı mesaj bellidir,yapacağı yorum da üç aşağı beş yukarı herkesin yorumuyla aynı olur.Yani okuyucu/yorumcu edilgendir.Klasik yapıtlarda sanatçı ne vermişse o alınır.Bu nispette klasik yapıtlar kapalıdır.Klasik yapıtın bu kapalılığı Barok tarzı mimarı yapılarla ve kilise dışı müzikal eserlerle kırılmaya çalışılmış,Eco’ya göre Stockhausen,Berio Pousseur gibi icracılar müzikte modern yapıtın öncüsü olmuşlardır.Edebiyatta ise yine Eco’ya göre James Joyce modern yapıtın zirve noktası olmuştur.Modern yapıt,icracının eseri oluştururken daha fazla olasılığı göz önünde bulundurduğu yapıtlardır.Zaten modern sanat,icracının hayatı olduğu gibi taklit etmeyi bırakıp kendi gördüğü gibi esere aktarmasıdır.Modern yapıtlarda,sanatın kendisi sanata konu olur.Bu durum,biçimlerin yıkılmaya çalışılmasını tetikler.İcracı eseri oluştururken farklı bakış açılarına göre farklı anlamları ifade edebilecek bir biçimle eserini oluşturur.Böylece bu durum, yorumu had safhaya çıkarır.Sanatsal manada yorum,bir okuyucu/yorumcunun kendi deneyimlerine göre bir yapıtı değerlendirmesidir.Yorum ne kadar artarsa,yapıt da kadar şey ifade etmiş olur.Okuyucu/yorumcunun iletişimsel,bilgisel ve estetik olarak sanat yapıtından aldıklarını ifade eden yorum,aslında bir anlamda icracının göstergebilim unsurlarını göz önünde tutmaya çalışmasıyla ortaya çıkar.Bu mana yapıt,gösterilendir;icracı,gösterendir;yorumlayıcı ise okuyucu/yorumcudur.Göstergebilimsel olarak bir sanat yapıtına yaklaştığımızda, ilk olarak gösterenin anlatmak istediği bir şey vardır.Ama gösterilen de artık sonlandığında gösterenden bağımsız olarak bir anlam ifade eder.Bunun üzerine bir de yorumlayıcının anladığı bir anlam vardır.Yani icracı birtakım kodlarla bir mesaj oluşturur,bu mesajı alacak olan okuyucu/yorumcunun bireysel özellikleri bu mesajdan neler çıkaracağını etkiler.Modern sanat yapıtları bu manada okuyucu/yorumcuya farklı anlamlar çıkarabilme olanağı sağlar.Çünkü bu yapıtlar,klasik yapıtlar gibi sınırlı ve kapalı değil,sonsuz ve açıktırlar.Yalnız bu konu üzerinde biraz durmak gerekir.Klasik sanat yapıtları da nihayetinde yoruma açıktırlar.Yani en azından yapıtın elverdiği ölçüde açıktırlar.Ama bu yazar tarafından istendik bir durum değildir.Yapıtın kendi doğası kapalıdır. ‘Açıklık’ bir sanat yapıtının tamamlandıktan sonra kendi ifade ettiği ile okuyucu/yorumcu için ifade ettiği çeşitlemeler vesilesiyle oluşan bir sonsuz yorum kapasitesini ifade eder.Modern yapıtlar bu anlamda açıktırlar.Çünkü icracı yapıtı oluştururken salt dünyayı ya da nesneleri taklit etmez,onların kendi açsından nasıl olduklarını yapıta aktarır.Bu anlamıyla aslında dünya bir anlamda yoruma açıklaşır.Böyle oluşturulan eser,kendisi bir değer olarak zaten bir yorumdur.Okuyucu/icracı noktasında durum sonsuzlaşır.Bu açıklığın bir türüdür.Esas açıklık ise ikincil bir anlamı ihtiva eder.O da şudur:Tabi ki her taklitten uzak modern sanat yapıtı doğası gereği açıktır ama bir de biçimsel olarak yapıtı icracının açık bir şekilde dizayn etme durumu vardır.Eco’nun ‘açıklık’ yorumu bu ikincil anlamdır.Yani bir sanatçı yapıtı oluştururken bilinçli bir şekilde,farklı yorumları okuyucu/yorumcunun bulmasını isteyecek şekilde 4 / 4 esere koymuş olabilir.Ya da eser,kendi biçimsel özellikleri itibariyle birden çok okumaya/yorumlamaya uygun hale getirilmiştir.Bu noktada süreksizlik,belirsizlik,düzensizlik gibi kavramlar önemlidir.Bir yapıt, sözdizimsel olarak ifade ettiklerinden daha çok şey ifade ediyorsa,yani sözdizimsellik ile iletişimsellik,anlamsallık,bilgisellik arasında bir entropi oluşuyorsa orada estetik haz artacaktır.Biz sistematikte olasığın,düzensizliğin,süreksizliğin artması durumu,entropi olarak ifade edilir.Entropi ne kadar artarsa yapıtın açıklığı o derece artar.Çünkü bu durum yapıtı sonsuz yoruma götürür.Yorumların sonsuz özgürlüğü, belirsizliğin kabulü,süreksizliğin artması haraketli yapıt kavramını doğurur.eserin icrası esnasında oluşturulan belirsizlikler ve süreksizliklerin varlığı,yapıtı tamamlanmaya muhtaç hale getirir.Tabi ki bu açmazın anahtarı icracıdadır ama okuyucu/yorumcu yorumlarıyla yapıtı tamamlayacak unsur olur.Yapıtın bu yoruma açıklığı,hareketli yapısından hareketli açıklık kavramı doğar.İcracı adeta okuyucu/yorumcunun eline kendi belirlediği lego parçaları verir ve bunlardan bir eser inşa etmesini ister.Buradan anlaşılacağı üzere hareketli yapıtlar, çok farklı kişilere ve çok farklı yorumlara açık olmalarına rağmen gelişigüzel ve biçimsiz değillerdir(ECO 2021:91). Hareketli yapıtlar biçimsel olarak bir çokluk ifade ederler.Birden fazla,hatta çok fazla dizayn edilme ihtimalleri vardır.Sözgelimi bir yere kadar bir tercih sonucu,belirli bir yönde ilerleyen yapıt,birden bambaşka bir yola girebilir.Bu durum özellikle müzikte, plastik sanatlarda ve mimaride kendini gösterir.Gidişatta yapılacak en ufak yorumsal değişiklik,yapıtın gidişatını değiştirir.Bu durum,yapıtı ihtimal olarak çoklaştırır.Bunun yanında halihazırda tamlanmaya ihtiyaç duyan metnin,sonsuz yoruma açık olması,farklı fikirlerin ifadesine imkan verir.Çoğulluk kavramı ifade edilen bu durum,halihazırda çokluk bakımından sayısal olarak farklı sonlara ya da farklı ilerleyişe imkan veren yapıtın,yorum olarak da tek bir şey ifade etmemesi durumunu daha da arttırmış olur.Böylece metin,sözdizimsel olarak ifade ettiği bir birimden,birden çok şey ifade edebilecek noktada olmuş olur.Çokanlamlılık diyebileceğimiz bu durum,aslında metnin yorumsal olarak kendi ifade ettiği şeyden daha çok şey ifade etmesinidir.Bunu sadece sonuç anlamında düşünmemek gerekir.Çünkü çokanlamlılık sadece bir kombinasyon,permütasyon hesabını içermez.Bir metnin tek tek her bir sözcüğünün,metni bütününde ifade ettiği anlamlar da çokanlamlılığı sağlar.Böylece her okuyucu/yorumcu için bir metin ortaya çıkmış olur. Sonuç olarak ‘açık yapıt’ sonsuz okumaya,sonsuz yoruma açık bir yapıttır.Bu açıklık sadece metnin doğasındaki açıklığı değil,icracının bilinçli oluşturduğu,yapıtı okuyucu/yorumcunun tamamlamasına imkan veren bir açıklığı ifade eder.Böylece yapıt,son sözcüğün yazılmasıyla birlikte kendisini sonsuzlaştırmış olur.
Açık Yapıt
Açık YapıtUmberto Eco · Can Yayınları · 201679 okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.