Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Başaracak o kadar çok şey varken
Timur, (8 Nisan 1336-18 Şubat 1405) Timur imparatorluğu'nun kurucusu olan Türk asker ve komutandır. 1370'ten itibaren düzenlediği seferlerle günümüzdeki Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Kafkasya, Ortadoğu ve Anadolu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Timur akından akına koşup baskından baskına gittiği ve pusudan pusuya düştüğü bir vakitte Sistan'da kendisini hiç beklemediği bir anda kahpe bir pusuda bulmuş, adamlarının birçoğunu kaybetmiş, yaralanıp bir duvar dibine düşmüş. Barlaslar gibi küçük sayılabilecek bir aşiretten devlet çıkarması mümkün değildi. Boşu boşuna bu kadar uğraşıyor bir gün aşiretin gençlerini boşuna kırıyordu. Üstelik bu sefer fena yaralanmıştı ve yarasa da öyle hafife alınacak gibi değildi. Sağ kolundan ve bacağından ağır darbeler almıştı. Sol eliyle sadece senin üst kısmından dışarı taşarak acıyla yerinden hoplamasına neden olan kemiğine dokunabiliyordu. Olduğu yerde hareketsiz bir şekilde duruyor, acı içerisindeki donuk bakışları ile etrafı izliyordu. Hareket edemiyordu bir an olduğu yerde hiç kıpırdamadan öyle dururken bu yaralanmanın belki de kendisi için olumlu bir şey olduğunu düşündü. Belki bu şekilde içinde yanmakta olan o korkunç Ateş bir sükûnet bulur, iktidar hırsı ve hakim olma arzusu diner ruhu huzura kavuşurdu. Zaten bundan sonra sağ kolunu kullanıp kullanamayacağından da emin değildi. Bu durumu fırsat bilerek bu işlerden el ayak çekmeli, dünya hayatının heveslerinden uzaklaşarak kendisini ebedi hakikati o göz alıcı aydınlığına adamalı, umut tacirliği yapıp da Barlas gençlerinin aklına bulandırmaya bir son vermeliydi. 1363 yılında gerçekleşmiş olduğu sanılan bu Hadise sırasında timur'un tam olarak bu şekilde düşünüp düşünmediğini elbette bilemeyiz. Fakat daha sonra yaşananlar bize Hadise'nin tam da bu şekilde gerçekleşmiş olabileceği ilhamını verir. Timur duvarın dibinde hem fiziksel hem de ruhsal açıdan yararlı şekilde otururken birdenbire gözleri duvarın dibindeki zayıf bir karıncaya takılmış ve gayri ihtiyari bir biçimde onu gözetlemeye başlamıştı. Minik bedenini güçlükle sürükleyerek duvarın üzerine çıkmaya çalışan karınca bir sürü ilerledikten sonra daha yolunun orta yerinde iken kayarak aşağı düşüyor, her defasında yeniden toparlanarak sanki ilk kez deniyormuş gibi duvara tırmanmaya devam ediyordu. Eli ayağı tutmaz haldeki Timur içinde bulunduğu içleri acısı durumu bütünüyle unutmuş, merakla karşılık bir heyecan ve bu gibi durumlarda sık görüldüğü gibi bir tür özdeşleşme duygusuyla hayvanı gözlemeye başlamıştı. Rivayete bakılırsa duvarı tırmanmak için birçok kez denemede bulunan karınca en sonunda amacına ulaşarak duvarın tepesine kadar ulaşmış ve bu şekilde timur'a hiç farkında olmadan büyük bir ders vermişti nokta biraz önce her şeyden elini ayağını çekmeye karar vermiş bulunan Timur karıncanın büyük başarısına şahit olduktan sonra fikrini değiştirmiş ve o aciz hayvan gibi başarılı oluncaya kadar mücadele etmeye, ideallerinden vazgeçmemeye, tekrar denemeye karar vermişti."
·
283 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.