Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

174 syf.
·
Puan vermedi
Turgut Cansever
Kitap 174 sayfa olmasına rağmen içeriği bakımından bence sayfa sayısından çok daha fazla derin bir kitap. İnce evet ama bir derdi var bu kitabın, hocanın. Okumuş olduğuma, Turgut hocayla tanışmış olmama çok sevinsem de okuduğum bazı şeylere gerçekten çok üzüldüm. Kısaca bahsetmem gerekirse, kitapta 2 örnekten bahsediyor. Bunlardan birisi; "Hatırladığım bir hadise de şu: 1932 veya 1933 yılı. Haşim İşcan Bursa'da yol açmak için çınarları kesmeye başladı. Bunun üzerine Bursa halkı ayaklandı. Bugün Bursa'da numaralandırılarak korumaya alınan çınarlar o gün Bursa halkının bu tepkisi sayesinde varlıklarını devam ettiriyorlar." ikincisi; "3. Selim'in, Kanuni'nin Sinan'a inşa ettirdiği Üsküdar (Kavak) Sarayı'nı yıktırıp yerine Selimiye Kışlası'nı inşa ettirmeye karar verdiği zaman İstanbul halkı yine ayaklanmıştır." Kitabın başka yerlerinde de değinilen nokta, inşaat uğruna asırlık ağaçların kesilmesi, yol açılması uğruna tarihi yapılarımızın, yani tarihimizin bir anlamda yok edilmesiydi. Beni en çok üzen nokta bunlar oldu sanırım kitapta. İş bilmez insanların yaptığı projeler, ağaç kesip inşaat yapmayı "modern"lik zanneden insanların yaptıkları şeyler. Yukarıda verdiğim örneklerde eskiden insanlarımız karşı çıkarmış. Keşke demeyi sevmem ama keşke bizde bazı şeylere karşı çıkabilseymişiz. Özellikle İstanbul'da ki yapılaşmaya ciddi şekilde üzülen birisiyim. Yapılan göç yanlışlığına, sanayinin büyük bölmünün oraya taşınmasına, bu yüzden çoğu iş olanağının da oraya taşınmış olmasına üzülüyorum. Tanzimat'ta yapılan mimari yanlışlar olsa da Turgut hoca kitapta İstanbul'un bütünün henüz tahrip olmadığını, büyük tahribin Balkan harbi muhacirlerinin kitleler halinde İstanbul'a geldiklerinde yaşanmış olduğunu söylüyor. Nufüs yoğunluğu oluştuğuna, bir yandan Liman ticaretinin başladığına, bunun Haliç'in sanayileşmesinin ve yavaş yavaş kirlenmesine başlamasına değiniyor. Burada bir hatırası şöyle; "1930 yılında teyzemin evinde misafirim. Galatasaray Mektebi'nde leylî olarak okuyorum Bir Hıdırellez tatilinde Saraçhanebaşı'ndan yürüyerek Unkapanı'na indik. Bugünkü Atatürk Bulvarı henüz açılmamış. Oradankayık tutup Kâğıthane'ye geçtik. Aşağı yukarı Sütlüce'ye kadar balık tutuluyordu. Sütlüce geçildikten sonra yine balık tutuluyordu. Buna yalnız Sütlüce'de izin verilmiyordu. Yirmi sene evvel, 1974'te, mezbahada, kıyıdan elli metre ötede alman sularda hiçbir canlı yoktu, mikrop bile. Kimyevî kirlenme sebebiyle bütün hayat sonra ermişti. Müthiş bir şey..." Kitap bence 2 kez okumayı hak ediyor, ayrıca Turgut hocanın yazılarından da daha çok istifa de edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Umarım Timaş en yakın zamanda basar tekrar kitaplarını.
Dünyayı Güzelleştirmek
Dünyayı GüzelleştirmekBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 0125 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.