keşke söylesen
bu kenti terketmek artık kolay değil.
kapıyı kapatıp çıkamıyorum içeriden
halbuki tersimiz düzümüzden dikişli
halbuki güneşliyiz.
sen
gözümün önünde.
arkasında
ışıklar...
anlıyoruz ki alakalı değil rölativiteyle ruh
anlıyoruz ki mevsim mayısa değebilir.
anlıyoruz ki prensesler de kalp sökebilir
onüç
her şey dönüştüyse kuma
yola hırkamı giyer çıkarım
taleb etmiyorum,
sırtımda taşıdığım gezegen
gözlerim kapanıyor fakat dönüyorum
etrafın;
bakışarı müşfik, bakışları kara
değiştiyse zaman, yatıştıysa acınız müsaitseniz, kapınızı çalacağım.
farkediyorum, çünkü dikkat ediyorum.
her kağıda farklı imza atıyorsunuz.
farkediyor ve artırıyorum
müsait misiniz? kapınızı çalacağım.
misafir değilim.
lütfen beni ağırlama.
ihbarı idrak.
teessüf ederim! haber değeri yok bunların meşgul etmeyin.
sonra bir nota veriyorlar sesimiz kesiliyor.
bakışlarımız düşüyor.
arkamı dönüp bakmaya cesaret edince okyanus, rüzgar, dalgalar...
bir dirseğim sıraya dayalı kalıyor.
boş konuşuyorum.
özledim.
tamam.