"Savaş gibi kuduz bir canavarın sana gizlice yaklaşmayacağını düşünürsün ama yaklaşır. Önemli olan seni ele geçirmek üzere olduğunu fark edebilmektir." UNESCO Doğal Mirası Listesi'nde yer alan Jeju Adası şu an turizm merkezi olarak bilinse de geçmişinde karanlık zamanlar olmuştur. 1910 yılında Kore, Japonların egemenliğini girmiş erkekler de Japon gemilerine işçi olarak alınmış. Erkeklerin gitmesiyle hayatta kalma mücadelesinde önemli roller kadınların olmuş. Okyanus onlar için ekmek kapısıydı, bu yüzden kadınlar Haenyo anılıyordu. (Haenyo=denize dalarak yosun ve deniz ürünleri çıkaran kadın serbest dalgıç) Kitabın ana karakteri Junja 'da bir haenyo'dur. Büyükannesi bu kadınların başıdır. Junja ve annesi dalış yapmakta , elde ettiği kazançla 2 kardeşinin olduğu evi geçindirirler. 1944 yılında Japonlar adaya Amerikalı askerleri yerleştirmeye başlar. Yabancı askeri istemeyen herkes vatan haini komünist olarak görülür. Junja ve ailesi için hayat zordur, şimdi ise savaş borularının sesleri yükselmeye başlar . Junja , ailesinde yaşadığı kayıplar yüzünden büyükannesinin vasiyetini düşünür. Vasiyette Amerika'ya gitmesi istenir. Junja vasiyeti yerine getirip ailesini , geçmişini , işini ve en önemlisi aşkını geri de bırakabilecek mi? Ada halkının başına neler geldi? Savaş, dram, şamanistik öğeler, gerçek hayattan izler arıyorsanız ve soruların cevabını merak ediyorsanız kitabı okuyun. Genel olarak düşüncem sanki kitabın ilk bölümü güzel giderken, ikinci bölümde konu biraz dağıldı ve sonu boşlukta kalmış gibiydi. "Şiddetin haklı bir yanı olduğuna inanan herkes, eninde sonunda sevginin ışığından uzaklaşıp savaşın deliliğine düşerdi."

Okyanusun GözyaşlarıSumi Hahn · Arkadya Yayınları · 0101 okunma

·

47 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kitapokuranne